Uyku etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Uyku etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

23 Şubat 2012 Perşembe

Bu işte bir yanlışlık var


... Cidden.. Biri 5 aylık biri 4 yaşında iki çocuktan büyük olanının daha "olgun" davranması beklenirken bizde bu durumlar başağı durumda.


Mesela;
Irmak bazen sabaha kadar deliksiz bazen sadece 1 kez uyanıyor geceleri. Çınar sabaha kadar 4,5,6... kez kalkıyor. Tutturabildiğine.

Irmak gece uyandığında ağlamıyor, tısıldıyor kendi kendine ıkınıp, sıkılıyor. Çınar geceleri uyandığında "anneeeeeeeee" diye höykürerek ağlıyor.

İyi tarafı var bir de. Çınar 9.30'da yatıyor. Bebek olanı ise 10.30'da yani abisinden geç gece uykusuna geçiyor.

Irmak ağlayan bir bebek değil. Doğduğundan beri ağladığı sayılıdır. Çınarsa gün içinde ota, ..ka herşeye ağlar oldu. Evde ağlayan bebek olan değil dana olan.


Irmak kendi kendini oyalayabiliyor. Önüne koyuyorum 1- 2 çıngırak, sesli oyuncak, onlarla uzun uzun oyalanıyor. Oyuncak yoksa bile beni seyrediyor. Sadece yalnız kalmayı sevmiyor. Hemen söylenmeye başlıyor.


Irmoşumu uykusu gelince yatağına yatırıyorum, çıkıyorum. Çınar'da da öyle yapıyorum ama uykuya dalana kadar 50 kez çağırıyor bizi. Süt içecektim, perdeyi örtmedin, muz yiyecektim, birsey soracaktım, üstümü örtme......

 İşte bundan diyorum, bir yerlerde bir yanlışlık var diye!

24 Kasım 2011 Perşembe

2.ay




Japon Balığımla 2 ayı devirdik. Hiç geçmesin istedim bu sefer, Çınar'ın aksine. İlk çocukta insan büyüsün de bir an önce gelişiminin tüm aşamalarını hızla göreyim istiyor, başına geleceklerden habersiz.

İkincide neler yaşayacağını bildiğinden ve geriye baktığında hiçbirşey hatırlamayacağını, o günleri, o süt kokusunu özleyeceğini bildiğinden doya doya, tadını çıkara çıkara yaşıyor. İnsan denen varlık gözünü karartıp bir çocuk daha yapabilecek kadar deli olabiliyormuş.


Doktor kontrollerini yine yazmaya başlamak garip geliyor mesela.
Geçen ay boy ve kilomuz 4.490 ve 56 cm idi. Bu ay 5.560 gr ve 59 cm olmuş bizim kızçe. Yanakları yerçekimine karşı gelemiyor şu aralar. Çınar'a göre daha az sütüm olduğunu düşünüyordum ama bugün doktorumuzla konuştuğumuzda ikinci çocukta ilkindeki gibi göğüslerdeki o aşırı gerginlik hissinin olmayacağı ama bu sütün daha az olduğu anlamına gelmediğini öğrendim, rahatladım.

Zira Irmak'ta son 3 haftadır başlayan akşam 7'den sonra aşırı emme isteği sonucu hiç süt kalmaması beni üzüyordu.Yarım saatte bir emmesi sonucu süt iyice azalınca mememle kavga edip, ıh ıhhlarla kafa atıyor, süt gelmiyor diye kızıyordu.

Yine böyle akşamlardan birinde mama vermeyi denedim. İk gün almadı ama 2. gün zar zor içti. O gün anne sütünü elinden alıp yerine yapay birşey vermiş gibi hissettim ve vicdanen çok rahatsız oldum. Sonrasında da zaten sevmediği için içmedi mamadan. Ben de şöyle bir formül buldum bir gece önceden 12 gibi sütümü sağıyorum ve akşam sütüm yetmezse onu veriyorum.


İnsan zannediyor ki ilk çocukta uyku, yeme vb düzenlerin nasılsa bunda da öyle olacak. Yok bunların gözünden, saçına, parmaklarından, teninin rengine, uykusuna, gazına, emmesine kadar herşeyleri tamameeen farklı.

Mesela Çınar bu aylarda akşam 8.30-9.00 dedi mi uyurdu ama sabah erken kalkardı. Gece de sık kalkardı, gazı olduğu için. Kızçe ise evde hepimizden geç yatıyor.  3 hafta öncesine kadar 8'de uyuyordu.
Şimdilerde abisini, babasını uyutup, beni de ayakta uyutup 11.00'den hatta bazen 12.30'dan önce uyumuyor. Ama bunun güzel yanı da sabah 6-7'ye kadar deliksiz uyuyor. Sonra 8.30-9'da emip geri uyuyor ve öğlene kadar kalkmıyor. Ben de onunla tabii :) Gündüzleri tilki uykuları uyuyor, öyle uzun uzun uykusu yok. Çınar ise bir yattı mı 3 saat uyurdu, ördeğim.


Bu arada Çınar da kreşe hala gitmediği için evde sürekli kardeşiyle olmaya alıştı ve daha da uyumlu bir üçlü olduk.  Evde sıkılıyor tabii. Hala Tv'yi hemen hemen hiç açmıyorum. Mümkün olduğu kadar ben kardeşiyle ilgilenirken onun da kendi kendine ya da bakıcı ablasıyla oynamasına alışmasını istiyorum. Biraz da başardık sanırım. Ya da ben emzirirken sözel oyunlar oynuyoruz, şarkı söylüyoruz, kitap okuyoruz vb... Kendimizce bir düzen oturttuk bakalım.

Hafta sonları ve akşamları da baba evde yokken Irmak ana kucağında abisiyle bizi izliyor. Irmak hala abisinin elini, kolunu sıkmasına maruz kalıyor yavrum ama Çınar'ın ameliyattan önceki o öfke nöbetleri kalmadı neyse ki. Ben de zamanında benden 12 yaş büyük abim tarafından az cimcik yememişim.

Sonuç olarak, öyle, böyle kırkımızı çıkardık ve artık resmi olarak lohusa değilim. Hormonlarım da düzene girdi, ağlak halimden kurtuldum. Darısı verilecek kilolara, 3.aylara, 4.aylara, oturmalara, emeklemelere...İnşşşşalllah!!!!!!!!!!!

1 Ağustos 2011 Pazartesi

Çıbık ve anası




Eğer bir kadına beddua etmek istiyorsan "Allah hamileleliğinin son zamanlarını yaza getirsin. Bir de üstüne varislerin çıksın da o sıcaklarda varis çorabı giy. Ama o çoraplar bacağına değil de boğazına geçmiş gibi hisset emi" demek lazımmış. 

Dışarısı 40 derece, evin içi 50 derece. Klimalar boğazlarımı şişirdi. "Neyse, 2 ay kaldı" deyip kendimi avutuyorum. Hiç birşey yapacak halim yok, çok fenayım.


Çıbık krakerimin tekrar gülen yüzünü görmek çok güzel. Kaybettiği kiloların 600 gr'ını 6 günde aldı hemen.
İlk 1 hafta müthiş agresifti. Hastanenin ve hastalığının verdiği bunalımdanmış. 2 gündür çok iyi maşallah.

Herşeye mızırdanmıyor, öfke nöbetlerimiz o kadar çok değil. Daha söz dinliyor. En azından ben daha az bağırıyorum. Sadece uyku saatlerimizde uykudan kaçmak için bütün kozlarını oynuyor.

En son ben cadı anneye bağlayıp  "Çınaaaaaaaaaar" diye bütün siteyi inletince tırsıp yatağa yatıyor ve "Babamı istiyoruuuuum. Sen ben üzdün amaa" diye ağlıyor.


Aslında beni yoran çocuk değil, sevgili babamız. Çınar'dan çok onunla mücadele ediyorum.  "Bu davranışları hep senin yüzünden" derken buluyorum çoğu zaman kendimi.  Tamam, ben de yanlış olduğunu bile bile çok hata yapıyorum, ama aynı dili konuşamadığımız için Çınar doğru davramışın hangisi olduğunu öğrenemiyor. Herkes benden %0 hatalı bir çocuk yetiştirmemi bekliyor ama tam da hamileliğim 3 yaşına ve sıcaklara gelmesi sinirlerimin çok gevşek olmasına neden oluyor.

Çıbık'ın babası oldukça duygusal davranıyor. "Üüüüüüüüü ben korktum, ben babamsız uyuyam"ı duyunca yelkenler iniyor.
Şu anda uyku konusunda 1,5 yıl öncesine geri döndük. Yatağına bırakıp, iyi geceler deyip odadan çıktığım, sabaha kadar kendi yatağında uyuduğu zamanlar son 2 ayda tarihe karıştı. Tarih oldu!!!!!!!!!!!!!!
3-4 yaş arası korkuların depreştiği dönem. Bizde de "canavar" korkusu başgösterdi. Kuzenleri sağolsun, "canavar" kavramını hayatımıza soktu. Bir de eskaza gittiği yerlerde izlediği, saçmasapan, gereksiz, çocukları vahşileştiren çizgi filmlerin olduğu Cartoon Network kanalında gördükleri.

Çınar artık uykuya odada birisine sarılmadan geçemiyor ve geceleri yanımıza geliyor. Ben Çınar'ı eski günlerine döndürmek için 3 gün çabalıyorum, 4.günde babamız benden gizli yatağına kıvrılıveriyor. Çınar da zaten artık "Babaaa, korkuyoruuum" diye ağlıyor.

Doğuma 2 ay kala eski alışkanlıklarına döndürebileceğimi sanmıyorum. Özellikle geceleri yanımıza gelmemeyi. Zaten doğumdan sonra geleceği yer yine bizim yanımız olacak. Beraber uyumaya bir kez alıştırdıktan sonra gerisi çok zor artık.

Bu uzun bir mevzu. Bakalım önümüzdeki günler bize hangi yeni alışkanlıklar kazandıracak, hangi eski alışkanlıklarımızı hediye edecek.
Daha serin günlere....

29 Aralık 2009 Salı

2010 hazırlıkları

Benim sert ördeğim yılın son günlerine yeni alışkanlıklar, yeni huylarla başladı. Sanırım 2010'a hazırlanıyor :) Eeee yeni yıla yeniliklerle girmek lazım.
21 ayı geçtiğimiz şu günlerde uyku alışkanlıklarımız bayağı bir değişti. 15 gün öncesine kadar yatağına bırakıp çıktığımda uyuyan Çınarişkom şimdilerde ben odadan çıkınca ağlıyor. Ben de 1-2 dk odada duruyorum eğer o zaman kadar uyumazsa çıkıyorum. Arkamdan bir iki ağlıyor sonra uyuyor.
Bazen ise üstünü açtı mı diye kontrole gittiğimde yatağın içinde oturmuş oyuncaklarıyla oynuyor buluyorum. Hem de sessiz sessiz.
2 gündür de uyumayı reddediyor. Bu da ayrı bir problem tabii. Uykudaki bu değişikliklerin bakıcımızın gelmesiyle alakalı olduğunu düşünüyorum. Eğer dışarı çıkacaksam o uykudayken çıktığım ve uyanınca beni göremediği için bunları yaşıyoruz. Diğer adıyla ayrılık kaygısı yani.

Bu ayrılık kaygısını daha da artırmamak için küçüklüğünden beri hep onun önünde kapıdan çıktım, hep vedalaştım, hiç kaçmadım. Arkamdan ağladı hep tabii ki ama sonuçta annem aniden ortadan kayboluyor diye düşünmüyor. Sanırım o uyurken de çıkmamam lazım, kaygımızı depreştirdi gibi.

Gece uykuları da bir iyi bir kötü. Yine son 2 aydır hiç uyanmadan uyuyordu sabaha kadar. Şimdilerde benim uzaktan pışpışlamam pek işe yaramıyor. İlla odasına gitmemi istiyor ve çok sık uyanıyor. Hala 10 adet olan dişlerimizin yenileri geliyor diye umut ediyorum.

Ağzımız çeşme gibi. tam anlamıyla. Sürekli ağızdan aşağı doğru akan çizgi şeklinde salyamız mevcut. Bazen üstü ıslanınca "Ayyyyy anneeee, pantooo tiynendiiiii" (pantolonum kirlendi) diye yanıma koşuyor, kaşlarını Küçük Emrah modeli yaparak. Çok titiziz.

Konuşma konusunda son 3-4 günde bayağı ilerledi fındıkkurdum.
Artık öznesi, nesnesi ve fiili olan 3 kelimelik cümleler kullanmaya başladı. Bayağı bayağı derdini anlatıyor. İşin ilginç yanı ise başka bir çocuk ya da yabancı bir büyük varsa yanında asla konuşmuyor. Tek tük kelimeler kullanıyor o zamanlarda. Bu yüzden de aile bireyleri dışındakiler Çınar'ı hala konuşmuyor zannediyor. Halbuki akşama kadar çenesi 1 dk kapanmıyor.
Bakıcı ablamıza alıştık ama ben yanlarındayken hala beni tercih ediyor. İmkansız, ablası onu içeri oyun oynamaya götüremiyor. İllaki benimle oynayacak.

Yeni yıla yeni umutlarla giriyoruz. Yeni beceriler, yeni alışkanlıklar, yeni güzellikler bizi bekliyor umarım.

Arada dikenler de olacak tabii ki ama evrene yeni yıl isteğimi atıyorum: Sabaha kadar deliksiz uykulu, bol iştahlı (aman aman bu sadece Çınar için), bol gezmeli, 2 yaş sendromsuz, sakiiiin, huzurlu bir yıl olacak. Evet evet olacak.

26 Ekim 2009 Pazartesi

Bir uyku tarihçesi

Hep diyorum ki fındık kurdumun şu 19 aylık hayatı süresince 3-6 ay arası en rahat olanıydı.

Gazı bitmiş ve sabaha kadar deliksiz uyumaya başlamıştı. Ek gıda gibi bir derdi de yoktu. Emip uyuyordu.

Ne zaman 6 aylık oldu ayrılık kaygısı başladı. Bir ara azaldı, gece uykuları düzene girdi. Arada dişler çıkarken bozuldu. 15 aydan sonra ayrı, korkunç bir dönem başladı.

Hiç gece olsun istemedim. Aylardır uyuyamıyorduk. Son 1 haftadır hariç....


İlk hatamız her ağladığında hemen başına koşmak oldu. Daha doğrusu ben babasına 50 kez söyledim alışır diye ama o beni dinlemedi.

Önce pış pış, sonra kucağa alma, sonra kucakta sallama, sonra kucakta gezinerek uyuma, sonra ayağa kalkıp kucağa gelmek için bağırma, sonra ayakta sallama, sonra o da yetmedi, 10 aydan beri geceleri emzirmiyordum ve tekrar emerek uyumaya alıştı. Gittikçe daha fazlasını istemeye başladı.En son tekrar başa döndük.

Baktım bu iş böyle olmuyor,gece emzirmeyi bıraktım. birkaç ağladı, unuttu. Ben onu uyutup yatağa yatırınca odadan parmak ucunda hırsız gibi çıkmaya başladım.En ufak bir "çıt"da uyanıp, saniyesinde oturup anne diye seslenmeye başladı.

İlla elim sırtına değecek uyurken. Artık kucağa almıyorum diye sevinirken bu sefer de dokunarak uyumaya alıştı.

Hep velilerime "uyuturken asla dokunmayın" sözlerim kulaklarımdaydı. Söylemesi kolay tabii :) O zamanlar çocuksuzum ya, bekara karı boşaması kolay olurmuş.


Baktım ben elimi çekince uyanıyor ve belim, gece 1-2 saatimi eğilerek geçirmekten fena ağrıyor hemen aldım ipi elime. Zaten bendeydi gerçi. Çınar geceleri ağlayınca odasına giren babayı görünce yaygarayı kopardığı için babamız mışıl kışıl uykusuna devam ediyordu. Hala da devam ediyor o ayrı....

Kucağıma almayacağım dedim ve bir gece sabaha karşı komşu momşu dinlemedim, yatır-kaldır yöntemini denedim. Yarım saat sürdü ve yattı uyudu. Ertesi gün gece uyandığında kucağıma gelmek için herhangi bir talepte bulunmadı. Pış pışladım sadece. Yine dokunmamı istedi.

Parmağımın ucuyla dokundum. Ama iyice dalmamışsa uyanıyordu odadan çıkınca. Bu böyle sabaha kadar 10-12 kez sürüyordu.

Tak etti canıma Ferber'i denedim. Akşam 8.30 'da uykuya geçerken emdiği içi bir sorun yok, tek problem gece uyanmaları. Uyumadan yarım saat önce emzirip uyanık tutmaya çalıştım ve başladım uygulamaya.
İlk gece 55 dk, 2. gece 1,5 saat (2. gece direnç arttığı için artması beklenen bir sonuç), 3.gece 20 dk, 4. gece 10 dk'da uyuacak gibiydi ki babası psikolijisini bozacağımı söyleyip gidip aldı kucağına.
Olan 3 güne oldu. Boşa ağladı o kadar. Ama gerçekten taş gibi sinirlerinin olması lazım o ağlamaya dayanmak için, müthiş zor birşey. O ağlarken neler yapmadım ki o huzursuzlukla. Dolapların içini düzelttim, ütü yaptım, kendimi işe verdim. Bunları yapmam için Çınar'ın ağlaması lazımmış diye de düşünmeden edemedim.

Araya tatil girdi yine düzenimiz değişti. Ondan sonra dokunmadan uyumaya alışsın diye odasındaki koltuğa oturdum ve pış pış dedim. Çok sinirlendi. Elini uzatıp tuuut tuut diye ağladı. 2 gece 20 dk kadar ağladıktan sonra baktı kalkmıyorum yatıp uyudu. Bu arada sürekli kısık sesle yatıp uyuması gerektiğini anlattım. Ben konuştukça daha da sinirlendi.

Bizimle yattığında ve ben odasında yerde yattığımda daha az uyanıyor ve hemen uyukuya dalıyor tabii. Yani onun istediği benim. İlla ben yanında olayım istiyor ama benden biraz kopsun istiyorum zaten gündüzleri yapış yapışız geceleri bari ayrı olduğumuzu anlasın istediğim için alamdım yanıma. Zaten bizimle yatmaya alışsın da istemiyorum.

En son geçen gece 12 'de uyanıp koltukta oturarak pış pış yapmam, o yetmeyince ayağımda sallamak zorunda kalmamla uyuması ve ben odadan çıkınca tekrar ağlaması seansları bilmem kaç kez tekrar edip de gece 2 olduğunda hala uyumamış olması sonucunda gözüm döndü.

Önce ağlarken onu sakinleştirdim ve onun yatağının burası ve benim yatağımın içeride olduğunu, sabah uyanınca yanıma geleceğimi defalarca söyledim. Gideceğimi anlayıp daha çok ağladı. Yatak odasına gittim, yatağıma yattım ve oradan pış pışladım. 20 dk kadar ağladı ve sonra uyudu.

Ondan sonraki gecelerde uyanınca anne diye beni çağırdı ve hiç kalkmadım. Aynı şekilde yattığım yerden pışpışladım.

Çok şükür belimin ağrısı da geçti. Böylece uykuya dalma süresi kısaldı, 5-10 pışpıştan sonra hemen uyudu. Bir de sadece 2-3 kez uyanmaya başladı.Eskisine göre çok iyi bir rakam.

Uyanıp beni kontrol ediyor anladığım kadarıyla. Artık o da cabası diyelim.

Sonuç; geceleri birkaç kez yattığım yerden, gözümü bile açmadan pış pış diyip uyuyorum. Süper bir duygu....

Not: Saçlar erkek berberinde kesildi sonunda. Anladım ki erkek çocuğu kadın kuaförüne götürülmezmiş. Hala kız sanıyorlar ama :( Millet kör herhalde.






Posted by Picasa

19 Ağustos 2009 Çarşamba

Emzirmeli mi, Emzir-meme-li mi?

Bu aralar kafamda hep aynı soru var. Aslında 2-3 aydır kafamdaki "neden deliksiz uyumuyor?" sorusunun bir uzantısı.
Kendimce cevabını buldum sanırım.
Son 3 aydır deliksiz uyuduğumuz gece azdır. Bir Antalya'da uyudu sabaha kadar. Onun dışında illa ki en az 1 kez uyanıyor ki 1 bizim için süper bir rakam. Bu 5-6-7 olabiliyor.
Hemen herşey dişlerine yoruluyor ya hani, biz de hep diştendir dedik durduk.
Hala 4 dişi var sanırım 5.si çıkmak üzere ama değişen birşey olmadı. Çıktıktan sonra, çıkmadan önce, çıkmazken son 3aydır hep aynıyız.


En sonunda bu uyanmaların kaynağını buldum sanırım. Me-me.
Yazlıktayken orada yatağını yadırgadı ve sürekli uyandı diye, gündüzleri hiç yemek yemez oldu diye bu fındık faresini emzirmiştim ben.
9 aydan beri geceleri emzirmiyordum aslında.
Didim'de her gece birkaç kez emmekten dolayı böyle bir alışkanlık doğdu 15 aydan sonra.
Sonrasında Ankara'da o kadar sık olmasa da, uyumayınca en önemli silahımı kullanıp hemen emzirdim böylece hızlı bir şekilde uyudu hep.



Bu emzirmeler bana yol, su, elektrik olarak geri döndü. Şimdi geceleri meme için uyandığını anladım çünkü uyanır uyanmaz hemen bana emzirdiğim koltuğu gösteriyor. Oraya oturunca pijamamı açmaya çalışıyor.
Ben de son 1 haftadır geceleri emzirmiyorum. Kıyamet kopuyor sabaha kadar.

Memm-meeeeee diyeöyle bir yırtınma ki bırak üstteki komşuyu bütün site benim memelere küfür ederek uyumaya çalışıyor eminim.
Feryat figan ağlıyor. O kadar sinirleniyor ki vermiyorum diye dikkatini dağıtıp, iyice uykusunu açıp ondan sonra uyutabiliyorum ancak.

Bunu kendine öyle bir hırs yapıyor ki sabah uyanır uyanmaz şimdiye kadar hiç yapmadığı şekilde emmek istiyor yine. Kahvaltı öncesi diye vermiyorum yine. İyice hırslanıyor.
İçim parçalanıyor o öyle ağladıkça, ama bu şekilde devam edersem geceleri 10 kez uyanmaya ve zaten azıcık yediği kahvaltısını hiç yapmamaya başlayacak biliyorum.

Şimdi, kafama takılan diğer soru ise öğlen uykusundan önce emzirme mevzuu. Uykuya ancak emerek geçebiliyor. Emzirmeden ayağımda salladığımdan yine meme diye ağlıyor.
2 saat uyuyp uyanıyor ve uyandığında karnından gelen süt sesleri, lıkır lıkır duyulabiliyor. Bunun üstüne yemek yer mi peki? Karnı sıvı dolu iken yemek mümkün değil.

Nasıl, 2 saat sonra sütün hala midesinde durduğunu ise ayrı bir muamma.

Emzirmeyi bırakırsam daha güzel yemek yiyeceğini, yememesinin sebeplerinden birinin bu olduğunu biliyorum. Ama asıl sorun 2 yaşına kadar emmesini istiyorum, bağışıklık sistemi için.
Sadece gece uyumadan önce emzirmek yeterli olacaktır bunun için. Ama bunu nasıl yapacağımı bilemiyorum.
Gecelerimiz kabus iken gündüzler de kabus dönecek mi acaba?
O bıraksa bile ben psikolojik açıdan hazır değilim.
Çok garip bir bağlılık bu..
Çocuktan önce annenin hazır olması gerek sanırım.
Posted by Picasa

14 Haziran 2009 Pazar

Özgürlük Üzerine






Uyumuyor uyumuyor dedim ya,bugün gündüz tam 4,5 saat uyudu biizmki. Ben de anlamadım. Şaka falan yapıyor herhalde Çınar. Denize gidip gelince de uyumaması gereken bir saatte akşam 6.30 da uyuyup 8'e kadar uyuyor. Yani gece uykusuna yatma saatinden yarım saat önce uyanıyor.

Bu şekilde tepe taklak olmuş durumdayız. O da şaşırdı, ben de.

En azından sabah uykuları konusunda kendimi "sabah 6.30 da gün başlıyor" diye ikna ettiğimde niye uyandı diye sinirlenmiyorum. Ben de Çınar'ın kahvaltısını yaptıramayıp! ardından anneme satıp, sahilde yürüyüşe gidip, ekmek ve gazetemizi alıp geliyorum.

Yemek mi? Biliyorum tüm yorumların ne kadar doğru olduğunu, zorlamanın ne kadar yanlış olduğunu, bunu bilinçli yaptığını, ısrar edersem bunun yerleşik bir davranışa dönüşeceğini, ileride tamiri daha zor yanlış beslenme problemlerine dönüşeceğini biliyorum. Bal gibi hem de.

İşin en kötü yanı da bu herhalde. Çocuk gelişimi ve eğitimi uzmanı olarak, anne olarak, bir sürü doktordan, tecrübeli annelerden duymuş biri olarak yanlış yaptığını bilerek yemiyor diye ısrar etmek, üzülmek çok daha kötü. Tamam karar verdim bugünden itibaren saldım çayıra mevlam kayıra!!

Dün sahilde bir kadınla karşılaştım. 10 aylık bir bebeği vardı. emeklemiyor diye dert yanıyordu.

Baktım çocuğu ne denize sokuyor, ne kuma oturtuyor. Kucakta oturuyor çocuk öyle.

Dedim oynamıyor mu kumla? Yo ben oturtmak istemiyorum. Kirlenmesin, hem de kum falan yutarsa dedi. Böyle durumlarda çok karışmak istemem. Bilmiş bilmiş "ayyy nolceeeek oturt oynasın beeee" diyesim vardı da, bana diyenlere ne kadar kızdığımı hatırlayıp sustum. Sadece "hıııı" demişim.

Şimdi diyorum işte. Ee be kadın, sen şimdi sahilde kirlenecek diye çocuğu oturtma, evde de üşür, kirlenir diye oturtma, bu çocuk nasıl emeklemeyi öğrenecek.

Sonra da sordu "acaba ben de kova ve kürek alsam oynar mı?" Bunun için kumla kirlenmesi lazım, kafasından aşağı dökmesi hatta arada kumun tadına bakıp ne iğrenç birşeymiş diye düşünüp keşfetmesi lazım.

Bazı çocuklara üzülüyorum, özgür olamadıkları için. Biraz klasik olacak ama çok doğru söylemişler.

Kirlenmek güzelmiş!!





Çiçekleri renkleriyle de hiç oynamadım. Tamamen doğal. Bahçemizin en güzel yanı. Size selam getirmişem...
Posted by Picasa

11 Haziran 2009 Perşembe

Hacıyatmaz

10 adım ötemde deniz, hafif hafif esen rüzgar, güzel müzik, önümde meyveli sodam... :))
Uykusuz geçen bir gece ve günün ardından kendimi buraya atamadan edemedim. Yoksa kendimi dağlara vuracaktım.
O kadar dolmuşum o kadar sıkmışım ki, sabah ağlama krizleri yaşadım.
Uyku da gitti geceleri. Yenmeyen yemeklerin üstüne uykusuzluk da başladı. Sürekli uyanıyor, pış pış pış diyince geri uyuyor.
Aynı odada yatmaya alışkın değil de beni mi kontrol ediyor acaba, annem gitti mi, burada mı diye.
Ne biliiiim bunlar yerden bitme yaratıklar. Akılları herşeye eriyor. Bunu da düşünürler.
Asla aksatmadığı 10.30 uykusundan zırt diye uyanıyor. 1 saat emzir, kucakta pış pış yap, ayakta salla ööööölece bakıyor. Gözünü kapatma falan yok. Tavana bakıyor, bana bakıyor, arada kaçmaya çalışıyor, şşşşt uyu çabuk diye kızıyorum tekrar yatıyor. Aynı şeyleri arka arkaya deniyorum ama yok mümkün değil uyumuyor.
Birde çok dakikiz.Sabah da 06.16 dedi mi anında uyanıyor. Nadiren bu kadar erken kalkar. Eğer uyutabilrsem 8-9 a kadar uyuyor ama henüz 2 kez başarılı oldum bunda.
Açık hava mı iyi geliyor ve sabah dinç uyanıyor? 06.15 değil yalnız,tam 06.16 da uykuyu almış şekilde yanıyor.
Her sabah aynı kavga oluyor annemle aramızda.
Bu kadar erken yatırırsan kalkar tabii erkenden.Çocuk uykusunu alıyor.
Her sabah anneme Ankara'dayken de 8.30'da yatıp daha geç kalktığını anlatıyorum. Ama her sabah aynı şeyi söylüyor.
Sabah uykusuzluk sinirlerimi bozmuş olmalı ki Çınar'a bağırdım. Çok üzüldüm.
Üstüne yaptığım omleti yemeyip, muhallebiyi de reddedince kendimi salıvermişim. Benim ağladığımı gören annem de ağlamaya başladı.
Ama niye ağladığımı bilmeden :) Niye ağlıyorsun kızııııım diyip o da ağlıyor.
Annemi öyle görünce dayanamadım güldüm.
Üstüne bir de şu sözü edince daha diyecek birşey bulamadım. "Ah be oğlum niye ağlatırsın anneni. Şimdiden ağlatmaya başladın ahh aah"

Sitedeki evlerin önünde bulunan tüm hortumlar Çınar'dan nasibini almış durumda. Su görünce uzanıp yalayan, göbek üstü dönen Çınarişkom şimdi de bahçe sulama sevdasında. Hortumu görünce durduramıyoruz daha doğrusu kıyamıyoruz. Şu anda tatildeki en büyük zevki bu. Zevkini çıkarsın diye de neredeyse günün yarısını ıslak geçiriyor.

Üstü ıslak, altı bezsiz, uykusuz, aç ama bir o kadar da MUTLU.

17 Mart 2009 Salı

3,4,5



3 günde 3 doğumgünü + 1 akşam yemeği daveti + eve gelen misafirler

Sonuç: 19.30 olan uyku saatlerinin 21.30'a kayması.

Uyumamak için çığlık çığlığa direniş,

Geceleri aniden uyanıp bağırarak ağlamalar,

Gece uyandığında baba yerine sadece annenin omzunda uykuya dalma,

Gündüz uykularının kayması ve uykuyu istememe,

Uyku ile emmeyi bağdaştırdığı için emmeyi reddetme.

Benim akıllı, sakin, uykusu gelince memede uyuyup, sorun çıkarmayan oğlum gitti uyku saatinde Chucky'e dönüşen bir oğlan geldi.



Bunun dışında güzel bir hafta sonu geçirdi oğlum aslında.

Yiğit'in 1 yaşgününe katıldık. Sevimli Nilsu ve annesi ile tanıştık.

Yoğun kardan sonra bahçeye çıkıp karda oturduk, karı elledik, yuvarlandık. Önce kara dokunmak çok hoşuna gitmedi ama sonra alıştı Çınarişkom.

Geldi geçti, yoğuuuuun haftasonumuz.
Bu haftayı doğumgünü hazırlıkları ve eski düzene geri alıştırmakla geçireceğiz.
Bizi daha yoğun bir hafta bekliyor olacak.

Posted by Picasa

3 Şubat 2009 Salı

10,5 ay doktor kontrolümiz/ Yatır-Kaldırcı Tracy Applam



Doktorumuz gelmeyin dese de dayanamadık gittik kontrole. Birsürü soru listelemişiz, onları sormak lazımdı. En çok da sürekli burnunu ve gözünü kaşıyor, acaba allerji mi diye merak ettik. Çok allerjik bünyeli bir babadan olunca insan endişeleniyor. Allerji belirtileri bu aylarda belli olmazmış böyle göz kaşımalı falan.

Son kontrolümüzün üzerinden tam 1 ay geçmiş ve bu süre içerisinde 700 gr alarak 9,540 gr olmuş. Boyumuzda yarım santim çekmiş :) Nasıl oldu bilemedik ama geçen ay yanlış ölçmüş herhalde hemşire ablamız. İyi kilo alarak geçen ayki açığımızı kaptamışız biraz.

Uykularımıza bir haller oldu bu ara. Aslında gece uykularımızda bir sorun yok . Sadece uykuya dalamıyoruz bir türlü.

Emerken uyuyor Çınarişkom ama bu ara çoğunlukla yatağa yatırınca hooop dönüveriyor. Bir sağa atıyor kendini, bir sola atıyor. Popoyu kaldırıyor, indiriyor. Sonra birden yatakta oturuveriyor. Tekrar kucağa al, pışpışla derken uyuyor; yatırınca aynı şey sil baştan. Bazen bu 1 saati buluyor.

Ben çileden çıkınca babası devreye giriyor. Bu sebepten bu aralar geceleri daha geç ve dolayısıyla daha az uyumaya başladı. Uykusuzluk üstüste geldikçe uzun gündüz uykuları bugün birden yokoldu. Gerçi bugün gezmeye gittik geldik, yorgunluktan uyuyamadı. Bir de üstüne 2 kez kustu. Tüm düzeni alt üst oldu.

Akşam yine emzirdim, yatırdım ve hemen fırıl fırıl fırıldamaya başlayınca ver elini yatır/kaldır dedim. Tracy Aplamın bir bildiği vardır diyip kolları sıvadım.

9-12 ay arası bebekler için yatır/kaldırda çok gerekmedikçe kucağa almıyorsun. Tamamen ayağa kalkıp ya da oturunca tekrar yatırıyorsun. Ağlarsa sakinleşmesi için kucağa alabilirsin ama çok kısa süre. Ağlamaya devam etse de etmese de güzel sözler söyleyerek yatağa koyuyorsun.



Başlangıç 19.45

Yatağa yatırır yatırmaz hooop hemen oturuverdi. Sırtından destekleyip yatırdım, tekrar kalktı. Kalkar kalkmaz hemen yatırdım, o yine kalktı. Bu yaklaşık 30 kez böyle tekrarladıktan sonra Çınar bu işi oyun sandı.

Şimdi Tracy Aplacım Kitap, Melek, Nazlı, Huysuz, Hareketli olarak bebekleri 5 gruba ayırmış. Ama ben buna bir de Muzur Bebekleri ekliyorum. Çınarcım da bu grupta.

Çınar uykusu gelip de uyumayınca ağlamaz. Güler, kıkırdar. Ya da yatağın içine oturup da kendi kendine konuşur. Kimse onu almazsa yarım saat takılır kendi kendine.

Bu yüzden ben onu yatırmak için eğilmeye kalkınca kıkırdayarak kendini yatağa atıveriyor, sonra kalkıyor. Kendi kendine yatır kaldır yapıyor yavrum benim. Ya da yatağın içinde bir o yana bir bu yana emekliyor.

Bir 30-40 kez daha ya tamamen ayağa kalktı ya oturdu, sonra yattı. Yatmazsa ben yatırdım. 100'den sonra sersemlemeye başladı. Oturunca sarhoş gibi yatağın içinde sallanmaya başladı. İyice yorulmuştu.

50 dk sonra ağlamaya başladı. Bu arada eğilmekten benim belim iyice tutuldu.

Ağlayınca yatır/kaldırı kucağa alıp hemen yatırma şeklinde yaptım. Öbür türlü sakinleşmedi çünkü.

Öyle kızgın bir şekilde ağladı ki içim parçalandı. O kadar üzüldüm ki neredeyse bırakacaktım. Yarım saat ağladı. Bu duruma dayanamayan babasının da 3 kere odaya dalıp kucağımdan Çınar'ı almaya çalışmasıyla Çınar'ın ağlaması iyice arttı.

En son dışarıdan "Ağlama oğluuuummm ben burdayım merak etme" diye bir bağırış duyunca benden fırçayı yiyen babası bana 5 dk süre verdi. Yoksa alıp, o uyutacakmış adam gibi!!!

Neyse ki Çınar 5 dk sonra daha fazla dayanamayıp ters yöne doğru kendini attı veeeee yorganın üzerinde uyuyakaldı.

İkidebir içeri girip yanlış birşeyler yapıyormuşum hissi veren baba ve yüreğimin daha fazla dayanamayacağını düşündüğüm ağlaması karşısında neredeyse pes edecektim ki 1 saat 10 dk'da uyudu.

Çok yoruldu bitanem. Önce oyun sandı ama sonra benim ciddiyetimi anlayıp da ısrarıma karşılık veremeyince daha fazla ağlayarak tepki gösterdi. Mümkün olduğu kadar tatlı tatlı konuşup, bunun kötü birşey olmadığını söyledim ama o bağırışta ne o anladı, ne ben söylediğime inandım.

Bitiş 20.55
Sonuç: Çınar yorgunluktan mı yoksa pes ettiği için mi bilinmez, uyudu. Ben belim iki büklüm, saçları dağıtmış, yorgun mu yorgunkafamda "ya beceremezsem o kadar ağlattığıma mı yoksa babasından yiyeceğim fırçalara mı yanayım" yazılı konuşma balonuyla geziniyorum.

Şimdi kafama takılan sorular şunlar. Çınar uyumak için emmiyor aslında. Emerken uyuyakalıyor. Emme saatlerini ile uyku saatleri örtüşük. Gün içinde onu uyutacağım zaman nasıl yapacağım bilmiyorum. Emmeyi erkene alamıyorum çünkü yemekten hemen sonra emip, uyuyor.
Bakalım.Yarın gösterecek neler olacağını.Yine de başlamak bitirmenin yarısıdır.

Bir de şu teselli var ki kafamda beni rahatlatır. Ferber yöntemi bile Doğal Ebeveynliği savunan doktorlarca tavsiye edildiğine göre bu kadar ağlamanın bir zararı olmaz.

5 Ocak 2009 Pazartesi

Sonunda




Meğer çocuğumun sancıları 1 hafta öncesinden başlarmış. Meğer o ateşin bir sebebi varmış. Meğer o uykusuz gecelerde şımarıklık yapmıyormuş Çınarişkom.

15 gündür iştahsızlığının üstüne bir de tartımız eksiyi gösterince, bunun üstüne o gece tam 11 kez uyanınca doğru doktora gittik. Biraz zayıflamış oğluşum. Geçen ay 500 gr almışken üstüne aldığı 200 gr da buhar olup gitmiş. Ya da ben mi yanlış ölçtüm acaba? Yani 1,5 ayda sadece 520 gr almış ama boyuna çok uzamış bu sefer.

Artık sabahı nasıl ettiğimizi bir ben, bir Çınar, bir de Allah biliyorken ferberi uygulamaya karar verdim. Tam da bunu düşünürken doktorumuz içimiz rahatlattı. Dişimiz patlamış nihayet.

3 gün önce patlayan dişimiz yavaş yavaş elimize gelirken, uykularımız da bıçakla kesilmiş gibi düzene girdi. Çoook şükür...

27 Aralık 2008 Cumartesi

Çay Kaşığı



"Bir gece yatağında uyuyan tatlı bebiş uzaylılar tarafından kaçırılır ve yerine aynı görünümde olup ama huysuz mu huysuz bir bebek koyarlar. Bebeğin annesi o gece sabaha kadar uyumanın verdiği mutlulukla "herhalde uykuları düzene girdi"diye düşünür. ne bilsin ki o fırtına öncesi sessizlik olsun.

O gece huzuuuurla bebeğini yatırır ve yarım saat sonra 3 gün sürecek olan kabus başlar. Allahım, yarım saatte bir, saat başı uyanır. Eskiden uyanınca pışpışlanıp uyuyan bebek, o gece bas bas bağırır. Hafif de ateşi vardır. Gün içerisinde de aynı huysuzluk devam eder. Baba perişan işe gider, anne perişan evde mücadaleye devam eder."

:(( Bu bebek Çınar. Ama sanırım bebeğimi geri getirdiler. Öyle umuyorum.

Ne oldu bebeğime anlamadık. Önce diş dedik doktoru aramadık, baktık diş değil. Arada sırada biryeri acır gibi ağladı 2 gün boyunca. Herşeye huysuzlandı ki Çınar normalde çok huzurlu bir bebektir. Öyle gün içinde ağladığı pek görülmez ( bazen uyku saatleri dışında).
Dün doktorunu aradık "boğazı ağrıyordur, calpol verin sakinleşmezse getirin" dedi. Biraz işe yaradı. İlaçtan nefret ettiğim için mümkün olduğu kadar ilaç vermek istemiyorum Çınar'a. Dün ilk kez ilaç içti. Keşke daha önceden verseymişim, neresi ağrıyorsa azap çekmezmiş.

İlk gün öğleden önceki uykusunu uyumayı reddeti. Uyudu, uyandı, uyudu, döndü, uyandı. salıncağında sallarken uyuyakaldı, yatağına yatırınca yine uyandı. Bu 2-3 kez tekrar etti. En sonunda o kazandı, aldım yatağından. Öğleden sonraki uykusu da aynı şekildeydi. Yine o kazandı. Yine yatmadı. Bu arada o uyusun da ben de uyuyayım diye gözüne bakıyorum, ağladım ağlayacağım.



Baktım uyku yok, keyfimiz yerine gelsin diye boğuşmaca oynuyorduk. Şöyle bir sarıldım, elimi sırtına attım aaa bir baktım sırtında sert birşey. Tanıdık birşey gibi ama atletinin altında nasıl olabilir diye benzetemedim de. Bir soydum ki sırtından bir çay kaşığı çıktı. :)))


Şimdi buna gülmeli mi, ağlamalı mı bilmiyorum. Dikkatsiz miyim ben? En geç sabah girmiş olabileceğini tahmin ettiğim o kaşıkla oğlum en iyi ihtimalle sabahtan, en kötü ihtimalle geceden beri yaşıyordu. O kadar kucağıma aldım, altını değiştirdim nasıl farketmedim, anlamadım.


Tabii bir de o kaşığı oraya nasıl girdiği sorusu mevcut. Kaşıkla oynamayı sevdiği için hep oyuncaklarının arasında bir tane bulunur. Oynarken bir şekilde kaçtı sırtına sanırım. Altını alırken kaşığın üstüne yattı ve ben onunla beraber bağladım diyeceğim ama asla alt açması olmadan altını temizlemem.

Cevabı olmayan soruları geride bırakıp, bunu da ileride güleceğimiz bir anı olarak hafızamıza yazdık bile.

Not: Oğluuuuuuuuuuuuuuuuuum geri geeeeeeeeeeeeeeelll!


26 Kasım 2008 Çarşamba

Bebekler ne ister?



Erkeklerin cevabını bir türlü bulamadığı ama aslında biz kadınlarına cevabı çoook basit gelen "Kadınlar ne ister?" sorusundan sonra acaba "Bebekler ne ister?" diye düşünmeye başladım. Acaba onlar için de cevabı çok mu basit?

Uyku, oyun, yemek, giyinme, gezme... kocaman işer başarıyorlar aslında. Hepsinde kendi tercihleri oluşmaya başladı. Artık benim istediğimi yapan, istediğim yerde oturan bebiş değil o. O artık büyük bir bebek ya da anlayan, dinleyen ve yeri geldiğinde protesto edip istemediklerini bildiren, isteklerinin ardından bakan, gözüyle, eliyle işaret etmeye çalışan, kollarını kaldırarak "Beni kucağına alır mısın?" diyen bir çocuk.

Dün gece bilmem kaçıncı uyanmamızda Çınar'ı bir dik pozisyonda, bir yatar pozisyonda, sonra tekrar dik, tekrar yatar gibi kucağımda Çınar'ın koordinatlarına göre tutarken dedim ki "Allahım ne istiyor bu çocuk?". Hatta ona da sordum "Ooooooooooooolum ne istiyosuuuuuun" demişim. Sanki cevap verecek.

Ağlayarak uyandı. Önce pış pış pıııış pışşşş. Olmadı baktım kollarını kaldıra kaldıra ağlıyor ( Şimdi bunu bir velim ya da bir tanıdığım dese içinden derdim ki "cık cık cık. ağlayan çocuğun isteklerini her istediğinde yaparsan ilerde her istediğini ağlayarak elde etmeye çalışan davranış problemli bir çocuk sahibi olursun. Alma işte kardeşim alma, ağlasııın boooşveer".

Gecenin sessizliğinde o ses öyle bir kalın ve gür geliyor ki, çok sesleri geliyor diye papaz olduğumuz üst komşuya koz vermeyelim diye bir yandan da "şşşşşş" yaparak Çınar'ı susturmaya çalışıyorum, baktım olmuyor aldım kucağıma. Önceleri kucağıma yatırır, iki pış pıştan sonra hemen uyurdu.

Şimdi "ııııııııııııııııııııııııı" diye bağırıyor. Sanki ben alttan cimcikliyorum. Yok diyorum herhalde dik durmak istiyor. Dik tutuyorum tekrar ııııııııııııııııııııııııh diyip kendini kollarıma doğru atıp yatıyor. Hah oldu işte derken tekrar aynı sahne uzuuun bir süre tekrar ediyor. Sonra bir babasında bir bende şeklinde kucaktan kucağa gezen beyefendi aradığı pozisyonu yakalayıp huzura eriyor.

Tam parmak ucumuzda yatağa doğru yönelirken hafif bir "hışıııırrrt" sesi çıkıyor ya halıdan ya yatağın kenarına dokunan ayağımızdan. Ne kulak ama. O anda Çınar'da bir hareket var görülmeye değer.

Filmlerde kötü adam iyi adam tarafından öldürülür, sonra iyi adam tam arkasını dönüp gidecekken kötü adam bir anda gözünü açar ya ,Çınar da aynen uyurken bir anda gözlerini cin gibi açıp bize bakıyor ve ardından "ıııııııııııııııııııııhaaaaaaaaaaaaaa"...

Tablo aynen bir önceki gibi devam ediyor. Sonunda oğlum uygun pozisyonu bulup ya da "evet evet annemle babamı bezdirdim, artık uyuyabilirim" diye düşündükten sonra uykuya nihayet geçiyor. Madem kolumda uyuyacaktın niye 50 kere indir kaldır yaptırdın be yavrum.

Yemek konusunda da benzer şeyle oluyor. Hergüne yeni bir adet çıkıyor. Bu aralar da pütürlü şeyleri tükürme huyu gelişti. Önceleri severek yediği süreyi artık pütürlü yapıyorum. Onu da yiyordu. Birden bire 3 gündür ağzındaki bütün pütürleri diliyle itmek suretiyle çıkarma davranışı gelişti. Yemeğin hepsi pütürlü olduğu için doğal olarak hepsi tekrar dışarı çıkıyor. Buna da alışır ümidiyle ağzını açtığı müddetçe pes etmeden tekrar tekrar veriyorum yemeği ağzına.

"ağzımı asla açmam taaam mı!"

Şimdi istemediği yemek olunca ağzını kapatmanın dışında gözlerini de kapatmayı öğrendi. Kaşık ağzına gelince hem göz, hem ağız kapanıyor. Arada gözünü açıp bakıyor, eğer kaşı hala oradaysa gözünü tekrar kapatıyor. Bırak yemeyi, görmek bile istemiyorum demek istiyor sanırım :)))