Video etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Video etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

30 Mayıs 2011 Pazartesi

İlkbaharı uğurlamaya gidiyoruz mu demiştik???


Sabah uyanıyoruz. Önce şortumuzu ve askılı tişörtümüzü giyiyoruz. Sonra hava sanki biraz bulutlanıyor.
Üstüne kısa kollu tişörtümüzü geçiriyoruz.
30 dk sonra birden bulutlar hücum ediyor, birden yağmur bastırıyor.
Hemen uzun eşofman altı ve uzun kollu bluzlere geçis yapıyoruz.

Yarım saat sonra güneş çıkıyor. Ohhhhh hava ne sıcak. Aman da aman yaz gelmiş.
Hadi koş Çınar şortunla, tişörtünü getir.
1 saat bıcırı bıcırı, güneş kremleri, şapkalar, gözlükler.
"Acaba denize mi gitsek?"
Allaaahhh şimşek çaktı, koş oğlum koş üstümüze bir hırka geçirelim.


Günde 50 kez kostüm değiştiriyoruz. Bir günde yaz, kış, ilkbahar, sonbahar hepsini yaşıyoruz sanki.
Daha önce bu mevsimde Didim'de hiç böyle bir hava görmemiştim.
Neyse ki 2 gündür düzeldi. Çarşamba'dan sonra da yağışlar gidiyormuş.

Burada hep bahçede olduğumuz ve konu komşu hep birarada yaşadığımız için Çınar Ankara'nın tersine çok sosyal bir ortamda yaşıyor ve ben bu sosyal ortamda anladım ki benim oğlum çok inatçı bir çocukmuş.
Bir kuralı hatırlattığımda tüm cümleleri "ama " ile başlıyor.
Onu ikna etmek bazen gerçekten çok zor.

Evde sakin, kimsenin olmadığı ortamlarda bu kadar inatçı olmaması beni çok yormuyormuş meğer.
Tabii bunda 3 yaş itibari ile girdiğimiz "egosantrik dönem" diğer bir deyişler "benmerkezcil" dönemin etkisi de oldukça büyük.
Videomuz içimizi ısıtsın diye ekliyorum.



15 Temmuz 2009 Çarşamba

Paytak Rocky ve Sportif Ördek.





Anne ve babası yanlarındayken çocukların kendilerini ne kadar güvende hissettiklerinden bahsediyorduk geçen akşam Serkan'la.
Uyutup yatağına koyduğumda bazen hemen dalmamış olduğu için uyanıyor. Kucağıma almamı, ayağımda sallamamı da istemiyor. Sadece yanında olayım yeter.
Yatağının başında, ayakta dikilmem, bazen hafifçe pış pış demem onun kendini rahat ve güvende hissetmesi için yetiyor.
Hemen ellerini karnının altına koyup, poposunu kurbağa gibi kaldırıp o pozisyonda uyumaya çalışıyor. Bu pozisyona geçiyorsa keyfi yerindedir ve uyumak istiyor demektir.
Arada bir gözünü açıyor, beni kontrol ediyor orada mıyım diye. Tekrar kapatıp uyuyor.
Bu sahne benim odadan çıkmamla 2-3 kez tekrarlıyor bazen.
Hiç kızmıyorum, mutlu oluyorum aksine. Biliyorum ki bu naz benim varlığımı yanında hissetmek için.
Aynısını yabancıların yanında da hissediyorum. Hemen bacağıma sarılıyor, kucağıma gelip, kafasını omzuma koymak istiyor.
Böyle zamanlarda hep düşünürüm ne kadar korumasız olduğunu. En iyi bildiği, en çok güvendiği, yanında en mutlu olduğu kişilerin anne ve babası olduğunu.
Bazen de sadece annem de annem diye tutturuyor.
Gece olup da uyanınca illa anne diyor. Babası gidiyor ohhh diyorum bu defa sıramı savdım ama 10 sn sonra ağlama iyice çoğalıyor, ağlamaya eşlik eden ıhhh ıhhh sesleri geliyor. Parmağıyla yatak odasını gösterip anneme götür beni demek istiyor.
Bana gelir gelmez de ağlaması bıçakla kesilir gibi bitiyor. Babası bu durumdan duygusal olarak rahatsız olsa da nasıl olsa beni istemiyor diye düşünerek geceleri kesintisiz uyuyor ( ne güzel!!). Kalkmadı diye kızınca da "nappiiiiiim beni istemiyor" diye bahanesi de hazır.
Ama sabah uyanır uyanmaz yatağından "anneee" diye beni çağırması ise bütün yorgunluğumu da unutturmuyor değil hani.
Gündüzse daha bir ayrı. İş yaparken tezgahla benim arama sıkışmaya çalışıyor sürekli. Tısıl tısıl o daracık yere sıkışıyor valla.
Bir de kucak var tabii. Hani 1 yaşından sonra kucağa alışanı duysam bizimki de o cinsten diyeceğim ama hiç duymadım.
Çınar bir ilk belki de. Yürüdükten sonra evde kucağa alışan türünün tek örneği. Kucakta ve kafa omuzda yatacak.


Bu arada başlık konuyla alakasız ama resimlerle oldukça alakalı.
Banyo sonrası paytağımın alışkanlılarından biri. Her akşam yatmadan önce banyosunu yaptırıyorum. Banyodan çıkar çıkmaz hemen koşar adımlarla seslene seslene ona koşuyor :))

23 Mayıs 2009 Cumartesi

Tatilden 2 eğlence

Senin o bir o yana bir bu yana salladığın totonu, havada duran kollarını yerrriiiimmm....

Araba ve bebekle oynamanın kesinlikle genlerden gelen birşey olduğunu ve cinsiyete bağlı olarak baskın olduğuna inanıyorum.

Hiçbir şekilde arabayla oynaması için yönlendirilmedi. Ne kadar arabası varsa o kadar ayıcık vb. oyuncağı var ama Çınar yine de gidip arabalarla oynamayı tercih ediyor.

Elinde araba bütün evi bu şekilde dolaşıyor. Bir de şimdilerde sürerken dudaklarıyla hava çıkartarak sesini taklit etmeye çalışıyor erkekim.

Yürüme konusunda daha da uzmanlaştık. Şöyle ki; daha az düşüyor, kolların havada kalma süresi daha az ;)) Kollarını direksiyon olarak kullanıyor. Onlarla hem yön veriyor hem de dengeyi sağlıyor :)

14 Mayıs 2009 Perşembe

Alo! Bu Aşka Kıyma!




Parkta gelene geçene, kapıyı çalan sucuya, kapıcıya, pencereden çocuklara laf atmada üstüne yok. Bi konuşsa söyleyeceği çok şeyi var eminim.


Kendi dilinde anlatıyor da anlatıyor.


Bu aralar hem onun hem de benim için olağan dışı şeyler yaşıyoruz. Önemli aktivitemiz ise yürüme.


Son 2 güne kadar yürüme yerine genelde emeklemeyi tercih ediyordu. İlk göz ağrısı, onun yeri başka.


2 gündür ise bir bakıyorum eller havada, göbüş dışarıda yürüyerek yanımdan geçen bir bücür.


Öne arkaya doğru sallana sallana gitmesi yerini yavaş yavaş daha dengeli yürümeye bıraktı. Hiç bırakmasa iyiydi, bu haliyle bizi çok güldürüyor.


Elinden tutup yardımcı olayım diyorum, kendinden emin, kaşlar çatılmış bir ıhhh'la beni itiyor.


Yardım edelim diyoruz bir de üstüne parpıyı yiyoruz. Çok da havalı kendileri :)


3 Mayıs 2009 Pazar

12-13,5 ay



1,5 ayda minik bir adama dönüşmüş oğlumla burdayız yeniden.özlemişiz seni günlük.


bu dönemde neler yaptığımızı kaydedemedik. kısa bir özet...


emekleme konusunda "jet" hızına erişti. 4 gün önce de birden bire uzun süre tay tay durup 3 adım attı. ama işin ilginci bunu birden birgünde yapması.


ben çınar'ın direk koşacağına eminim.


en güzel gelişmeyi konuşma-dil gelişiminde gösterdi Çınarişkom.


özne+gel kalıbını kullanıyoruz. anne gel, aba gel.


şimdi "anne-al"ı arada sıradakullanıyor ama sadece birleşim şeklinde. tek kelimelerimiz oldukça çeşitlendi.


sürrreekli konuşuyor. bıdır bıdır hiç susmuyor. arabada, banyoda, parkta, kapıyı çalanlara, yolda gördüklerine ve özellikle mağazalarda çalışan ablalara :))

yemek konusunda 2 arpa boyu ilerleyip 1 arpa boyu geriliyoruz. bir günü bir gününü tutmuyor. bir gün herşeyden yiyor 2.gün aynı yemeğe ağzını açmıyor. idare ediyoruz işte.

kendi kendine yemek yemeyi arada sırada ayna karşısında çalışmıştık. geçen gün anneannesine illa ben yiyeceğim diye tutturdu. kaşığı istedi, verdik.

sonuç yukarıda :)




13 Ocak 2009 Salı

Yaşaşıın Özgüyüm Aytıkk!!

1 haftadır sabahları yatağın içinde otururken buluyoruz Çınar'ı. Uyanıp oturuyor, kendi kendine konuşuyor. Uzun bir süre devam eden konuşmasına karşılık kimse gelip onu almayınca bağırmaya başlıyor, beni alıııııın der gibi. Bi zahmet kalkıp bakıyoruz, yatağın içinde şapşirik şapşirik oturmuş bakıyor.

Sonrasında bıraktığımız yerde hemen yüzüstü dönüp, ayaklarının üstünde popo havada köprü yapıp, oturma pozisyonuna geçiyor. Altını değiştirirken de dahil. Zaten savaş haline dönüşen bez değiştirme zamanlarımız şimdi daha da zorlaştı. Eline vazgeçemeyeceği birşey vermediğim taktirde kaçmaya çalışıyor.

Bu, yatarken oturma pozisyonuna geçme durumunu kendince geliştirip, bugün emeklemeye dönüştürdü Çınarişkom. Şimdi durdurabilene aşkolsun. İlk önce kendine güvenemiyor. Bayağı bir düşünüyor. Popoyu kaldırıyor, ellerinin üstünde köprü yapıp, vazgeçiyor. Sonra birden gözünü karartıp, robot gibi kendince emekliyor. Birkaç güne bayağı bir hız kazanacak gibi.

7 Ocak 2009 Çarşamba

Çınar Efe'ye efelenince...

Çınarişkom ve ondan 8 gün büyük Efe'nin güzel güzel oynarken bir anda farkettikleri fotoğraf makinesi üzerindeki kavgaları görülmeye değerdi. Daha doğrusu Çınar'ın hırsına rağmen Efe'nin gaaaayet rahat, sessiz sessiz makineyi alıp sanki karşısında çıldıran Çınar yokmuş gibi davranması olayı iyice alevlendirdi.

Bu Efe ile Çınar'ın ilk kavgası hahayttt.. Elbet bir gün paylaşmayı öğreneceksiniz di miii???

13 Kasım 2008 Perşembe

Bugünün Şerefine



Bugünün şerefine içiyorum sütümü babacığım!

Geçen doğumdügünde sana annemin karnından mektup yazmıştım. Bu sefer ki daha farklı benim için.Çünkü artık seni görüyor, duyuyor ve kokunu hissedebiliyorum. Sana bakınca kendimi görüyorum. Sanki senin gözlüksüz halin gibiyim. Ama şunu kabul et ki "senden daha yakışıklıyım, ehe!!!"

İyi ki doğmuşsun babacığım. Eve gelir gelmez beni yanına alıp "hadi beraber üstümüzü değiştirelim oğlum" diyip götürüyorsun, benimle oynuyorsun, geceleri "ıh" desem saniyesinde başımda bitiyorsun, beni tüm kötülüklerden korumaya çalışıyor, akla gelebilecek tüm kaza olasılıklarını düşünüp endişeleniyorsun hatta bazen bunu abartıyorsun. Annem benden ufacık şikayetlense hemen" şikayet etme oğlumu, benim oğlum bir numara" diyorsun.

Biliyorum annem izin verse geceleri beni ortanıza alıp bana sarılarak uyuyacaksın. Ben de seviyorum seninle uyumayı. Geceleri ağladığımda sadece senin kucağında sakinleşmemden ve orada uyumamdan belli değil mi? Akşamları senin işten dönmeni iple çekiyorum. Eve gelir gelmez ağzımın kulaklarına değmesinden belli değil mi? Gelsen de oynasan, beni ısırsan diye bekliyorum her akşam. Eve gelir gelmez çıldırmamı annem biraz kıskanmıyor da değil hani.

Babamsın sen benim.Aynen senin dedeme duyduğun hayranlık gibi ben de sana hayran olacağım büyüdüğümde. Seni kendime model olacağım. Senin gibi başarılı ve akıllı olacağım.

Şimdilik en büyük hayalin cumartesi günleri beni işe götürmek, beraber araba yıkamaya gitmek, fenerbahçe maçlarına gidip sesimiz kısılana kadar bağırmak (her ne kadar büyüyünce cimbomlu olacaksam da), elele tutuşup gezmek, biliyorum. Ben de istiyorum bunları babişkom, ben de. Az kaldı şunun şurasında, yürür yürümez bir kısmını hemen yapacağız.

Sen babam olduğun için ve sizin gibi bir ailem olduğu için çok mutluyum. İyi ki doğmuşsun babacığım. iyi ki annemi tavlayıp (annemden not: ehe!!) onunla evlenmişsin ve iyi ki beni dünyaya getirmişsiniz. Beni de dünyaya getirince işte şimdi tam süper olmuş.

Bu not bebişkodan dünyanın en harika babişkosuna. Doğum günün kutlıu olsun!!!Beraber nice nice nice yaşlara.

Not: Bu akşam iş çıkışı annemle beraber seni Liva'da bekliyor olacağız. Sana limonlu pasta ısmarlayacağım. Parasını da bayram harçlığımdan vereceğim. (Büyüyünce bu organizasyonu baba-oğul yapalım ;-))

Sevgiler...

Erol Çınar

27 Eylül 2008 Cumartesi

Ay hangi elimle ölçsem bilemedim!?!

Çınar eline aldığı herşeyi elden ele geçirmeyi seviyor.

Onun için herşey potansiyel oyuncak olduğu için bu sefer cetvelle elden ele geçirme çalışmaları yapıyor.