Doğumgünü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Doğumgünü etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mart 2012 Salı

Çınar 4, Irmak 6

Mart ayı Irmak ve Çınar'ın gelişim basamaklarındaki önemli dönüm noktalarından biri oldu. Çınar çocukluktan iyice çıkıp "Ben kendim karar verebilirim. Siz karışmayın bana!" diyen koca bir adam, Irmak da gel gel yapan, karşısında sakız çiğnerken ağız hareketlerini taklit eden koca bir abla oldu.

Kreşte- Donmuş surat aynen böyle
Çınar bu sene doğumgününü önce kreşte sonra oyun grubu arkadaşlarıyla kutladı. Bir Çınar klasiği, pasta gelince dondu kaldı yine.  Utandı, sıkıldı, mimik bile yapmadı. Üfledi, ardından sanki içine başka biri girmiş gibi bitmek bilmeyen enerjisiyle koştu, atladı, zıpladı. Bu nasıl bir enerjidir, nasıl bir harekettir anlayamadım. Bir insan evladı hiç mi yorulmaz!


Son yazımdan sonra ne kadar geçti bilmiyorum ama Irmak'ın yeni becerilere sahip olmasına yetecek kadar bir süreydi ki bu bebekler her geçen gün yeni beceriler öğrenmiyorlar mı!
Hep söylüyorum. Üzülüyorum büyüdüğüne. Çok çabuk, çok müthiş bir hızla büyüyor. Hep böyle kalsın, hep 6 aylık olarak kalsın. Hiiiç büyümesin.
Hatta hem 6 aylık olup, hem de ek besinlere başlamamış olsa tam olur. Emzir, emzir, oynat, gıdıkla, mıncıkla, kokla...

Malesef ek besinlere başladık. İlk çocuğu ek besinlere başlayacak olan her anne nasıl heyecanla bu ayları bekliyorsa, ikinci de öyle olmuyor valla. Aksine, kahretsin yine ek besinler başlıyor diye düşünüyorsun.
Çünkü biliyorsun ki yedi, yemedi, ne pişirsem, ne zararlıydı, ne yararlıydı, ay tarif bulayım, ay bu alerjikti, ay bunu bu ay yiyemezdi, yuttu, yutamadı, püresiydi, cam rendesiydi, rondosuydu, oldukça gıcık bir dönem.

İlk bebekte "Çocuğum büyüyor" hevesi oluyor ek gıdalara başlarken. Ama ikincide bir o kadar rahatsın. Doktor yoğurta başla mı dedi, hemen gidiyorsun hoooop dolabı açıyorsun.  Hazır yoğurttan veriyorsun. Oldu da bitti maşallah!










İlkinde ise hemen başlayamazsın, çünkü ev yapımı yoğurt evde yoktur. Aman günler öncesinden hangi sütle yapacağına karar ver. Yoğurt mayala. Kasıyorsun yani.
Gerçi ilk denemeden sonra ben de sağlıklı olsun diye hep kendim mayaladım o ayrı. Ama eğer evde yoksa hazır yoğurttan da verdim. Hazır yoğurt yedirdim diye kendimi kahretmedim.

İlkler, ilk meyve, ilk çorba, ilk sebze hem törenle verilir. Bunda böyle olmadı. Çorba yap, yerse yer, yemezse çok ısrar etme. Çünkü biliyorsun ki yemezse zaten hiçbir zaman yemez, Sen ne kadar zorlarsan o kadar yemeyen bir çocuk olur. Alışıktan sonra yemeye başlarsa şanslısın, yemezse yemedi diye kendini yediğin, sinir yaptığın yanına kar kalır. O yüzden stres yok.

Irmak şimdilik kahvaltı dışında seviyor gibi. Bu sefer kendi doktorum söylemeden önce ( 6 aydan önce) internetten bulduğum tariflerle, Dr. Alev Kutlu'nun verdiği programı uyguladım. Bizim doktorumuz 5-6 ay arası sadece yoğurt ve meyve vermişti. Ben çorbalara başladım bu dönemde.
İyi de oldu, daha rahat alıştı. Ben 6. ayı beklememe taraftarıyım. Zaten 5,5 aya kadar her ay aldığının aksine çok az kilo aldı. 150 gr kadar.

Bir de Çınar'ın zamanında domates yasaktı ve doktor karışım veriyordu kahvaltıda. Artık domatesin alerjik olmadığı düşünülüyormuş ve bebeklere serbestmiş. Kahvaltı ise ayrı ayrı. Karışım yasak.

Hatice'ye değil neticeye bakarsak yeni bir dönem başladı bizim için artık. Irmoş büyüyor, Çınar yeni çıkacak kanuna göre seneye ilkokula başlama yaşına gelecek (ben göndermeyeceğim o ayrı).

Tıkır tıkır işliyor zaman. Hepimiz için. Hızlı ama bir o kadar zor ama kat kat güzel.


Çınar palyaçodan korktuğu için yanında makyaj yaptı

11 Nisan 2011 Pazartesi

Hohooo

Herkeşler girmişler, bir ben eksik kalmışım buralardan. Hiç kimsecikler de demiyor ki "Dns numarasını değiştirince giriliyor. Bak tüm bloggerlar burada".
Ama ben hala her istediğimde giremiyorum nedense.
Neyse uzuuun zaman olmuş gibi hissediyorum. Azıcık utangacım bile :) Çınar'ın deymiyle "tandım ben" (=utandım)
Neler olmadı ki neler!
Güzel haberler, yenilikler, zor geçen günler, kutlamalar vs, vs.. Hepsini yazmayacağım tabii ki. Mühimmmmlerini peyderpey özet geçmek en iyisi.


Bunca zaman içinde en önemli aktivitemiz Çınarişkomun 3.doğumgünü günü oldu sanırım. Bu sene çok anlamlıydı onun için. Günlerce bekledi, Caillou'lu pasta siparişini bile ben sormadan verdi bana.  Pastası gelince dondu, kaldı heyecandan. Kafasını bile çevirmedi. kendinden emin, üfledi ve kalktı. Sanki 40 yıldır doğumgünü kutluyordu. O kadar kendinden emin ama bir o kadar da şaşkın!


Artık bebek değiliz. 3 yaş önemli bir sınır, dönüm noktası çocukluğunun. Ee haliyle halleri, tavırları, ifadeleri, kızgınlık ve sevinç durumunda verdiği tepkileride değişti.
Neyse bu yazının sonu yine akademik gibi görünüyor, başlamayım en iyisi.
Kısaca merhaba diyeyim dedim.
 Soğuk bir Ankara gecesinden, yeni başlangıçlara merhaba diyoruz bizzz.

8 Nisan 2010 Perşembe

İki




Resmi doğumgünümüzü sonunda kutladık. Sadece aile arasında yaptık. Bizim aileler gaaayet kalabalık olduğu için -sadece- ailelerle bile kutlayınca sayıca 20'leri bulduk.
Çınar'ınkiyle beraber kuzeninin doğumgününü de kutlayıpbir taşla iki kuşu da aradan çıkarıverdik.
Çınar çoooook mutlu, çoooooook şaşkın, çooooooook heyecanlı idi. O gün bugündür her sabah "anne iii ki dooduun aç" diyip arka arkaya defalarca videoyu izleyip duruyoruz.


Sıyrılan sıtkımı bir toparlayamadım. Bir türlü internetin başına oturamıyorum. Gerçi bunun asıl nedeni vakitsizlik. Bir neden bulup da bilgisayarın başına oturmak eskisi kadar cazip gelmiyordu ama özlemişim buraları.

2 yaşımızla neler değişti:
- 12. dişimiz çıkmak için uğraşıyor günlerdir. Geç ve zor çıkan dişlerimize bir yenisi daha ekleniyor. 4. azımızı da önümüzdeki günlerde hayırlısıyla tamamlayıp uykularımıza geri dönmek istiyorum. Biraz da huzursuz ve hırçın bu yüzden.
-Yemek konusunda aynı istikrar devam ediyor. Az yiyor bazen hiç yemiyor. Bazen de şaşırtıp çok ama çok yiyor. Özellikle kendi başına yediğinde tabağını bitiriyor. 3.müz sofraya oturup hiç yemeğe odaklanmadan sohbet ederek yemek yiyoruz. O da dikkatini sohbete verince o anda yemek yerken bize katılarak çok önemli bir iş yaptığını zannediyor ve kaptırıp yiyor yemeğini.
-Uykumuz genelde düzenli. Bazen hiç uyanmıyor bazen de 2-3 kez kalkıyor.
- 4 gündür emzirmiyorum. O çok arıyor gibi durmuyor ama ben arıyorum :((
- Büyük-küçük, hızlı-yavaş, yukarıda-aşağıda, içinde, önde-arkada, sıcak-soğuk gibi kavramları tanıyor ve kullanıyor. Bunları kendi öğrendi. Renkleri kendiliğinden öğrenmesini istiyorum şimdilik öğretmeyi düşünmüyorum.
-Tam bir ev kuşu. Hadi gezmeye gidiyoruz diyince "ııh-ıhh işteniyon" diyen çocuk ilk kez görüyorum. Benim bildiğim adda diyince başı ayaklarından önde gider çocukların. Evden çıkmadan önce ikna edip giyinme faslı 45 dk'yı buluyor.
-O biiiir sevgi kelebeği. Sürekli "anne şok şeviyom" ya da " şok öjyedim" diyor. Ardından da sarılıp öpüyor :) ehe.... Çocukların korku, sevgi gibi duyguları nasıl öğrenip da somutlaştırabildiklerini hala anlamıyorum.
-Kaydırak vb. gibi cesaret gerektiren şeylerden korkuyor. Ancak yanında korkusuz bir çocuk olması lazım ki onu taklit etsin. Yoksa normalde hayatta çıkıp da kaymaz. Çok ama çok korkak.
Aslında yaptığı, yapmadığı, yapamadığı pek çok şey var.Bunlar tarihe bir not.
Bu da ufak bir anı: Bahçede bir kuş bulduk, eve getirip adını Haydut koyduk. Geçen gittiğimiz bir pet shop'ta kuşların yanında gidip onları seviyordu "aaaduuuttt, aaaduuuuttt". Genelleme bu kadar yapılır ancak!!!
Şaşkın ördeğim benim.

23 Mart 2010 Salı

2 yaşındayım

Öyle duygusal şeyler yazmayacağım bu sefer. 2 senelik anneliğimi ve Çınar'ımın Çanakkale'sine yaptığı çıkartmanın zaferini tüm yurtla beraber kutladık. Aslında bir ön kutlama yaptık. O günün önem ve mahiyetine uygun olarak hemen bir pasta alıp çekirdek aile şeklinde kutladık.

Ben taşınmanın verdiği yorgunluktan mıdır nedir, bu sene çok bir heyecan yapamadım. Daha aile efradını toplayıp kutlama da yapamadık. Bu sene arkadaşlarımızla olan doğumgünü kutlamasını yapacak hiç gücüm de yok.

O kadar vakitsizim ki, ona ayıracak vaktim ve gücüm yok. Beynimin "yapılacak öncelikli işler kısmı"nda daha evi son haliyle yerleştirme olduğu için diğer öncelikler arka sıralarda kalıp, zaman aşımına uğruyor.

2 senede ne çok şey yaşadık. Çınar gözümün önünde günbegün şaşırtı bizi. 2 yaş demek şaşırmak demekmiş onu anladım. Kah 2 yaş sendromunu yaşayıp, kah sessiz sakin takılıyor. Ama her gün, her dakika yaptığı, söylediği şeylerle bir o kadar şaşırıyorum. Resmen bizim herşeyimizi duruşumuzla, sözcüklerimizle, cümlelerimizle, kızgınlıklarımızla taklit ediyor.

Posted by Picasa
2 yaş demek şaşırmak demekmiş, terrible two değil. Bugün onu gezmeye götürdüm. Sağ elini cebine sokup, resmen erkek gibi yürüdü. Tam bir küçük adamdı. Muhtemelen birisinde gördü ve onu taklit etti.
Geçen gün hapşırdım ve gayet doğal bir şekilde "çot yaça annee" dedi. Bir yandan da elinde uğraştığı şeye bakarak. Yani onu gören 40 yıldır her hapşırana bunu söylediğini zanneder. O kadar mı kendinden emin.
Bir de beklerken "çiçek olmasını" istiyorum. Sıra alma ve bekleme 2 yaşın en önemli becerilerinden bence. Öğrenmesi gereken en önemli şeylerden birisi. Tam öğrenemese bile, yönlendirildiğinde bekleyebilmeleri lazım. Bu yüzden sıra alma, bekleme davranışlarını içeren oyunlar oynuyoruz sık sık.
Bugün alışveriş merkezindeki treni beklerken baktım kollarını bağlamış, çiçek olmuş. "Birazdan tren gelecek" dedim, ardından hemen kollarını bağlamış. "çiçet oluyom, bekliyom, anne şen de çiçet ol" dedi bana. O an oyunda öğrendiği bir davranışı güncel hayatına genellediği için çok sevindim.
2 yaş biriktirdiklerini sepetten çıkartmak demekmiş. Bugüne kadar gözlemledi ve hala da gözlemliyor. En önemli faaliyeti gözlem yapmak 2 yaş çocuğunun. Şimdi hergün, her an, her saniye biriktirdiklerini bir bir çıkarıyor sahneye.

Video evde o günün hatırına kendi aramızda yaptığımız ufak çaplı, ön kutlamamızdan.

30 Mart 2009 Pazartesi

Doğumgünü partimiz ve VEDA


Çınarişkomun 1.yaşgünü partisi 2 bölüm şeklinde gerçekleşti. İlk önce aile büyükleriyle beraber güzel bir kutlama yaptık. Çınar en çok balonlardan ve evdeki kalabalıktan mutlu oldu. Ama kalabalık onu o kadar çok yordu ki bütün gece uyandı ve huzursuzdu.
Ertesi gün oyun grubumuzla ufak bir kutlama yaptık. Bebeişler kendi hallerinde takıldı yine. Anneler peşlerinde, arada bir ikramlardan çatal ucuyla alınması şeklinde partilerimizi tamamladık.
Aslında bir de arkadaşlarımızı çağıracağımız bir parti yapalım demiştik ama ondan son anda vazgeçtik çünkü Çınar gerçekten çok yoruluyor kalabalıktan. Bir de benim yorgunluğum var tabii. 2 günün sonunda zayıf düşen bünyem hastalıkla yatağa düşürdü beni.




Buradan doğumgünümüzü kutlayan herkese çok teşekkür ederim. Bir de hiç tanışmadığım ama burada yorumlarıyla beni mutlu eden hatta ilk yorumunda cevap yazmadığım için bana sitem eden :)) Zülal'in annesi Sinem'e ayrı bir teşekkür etmek istiyorum. Büyük bir incelik gösterip taaa nerelerden Çınar'a çok güzel bir doğumgünü hediyesi yollamış. Beni hem şaşırtıp, hem sevindiren, üstüne de "sanal alem"in aslında bu aralar gerçekten sanal olduğunu düşünürken bir anda "gerçek mi?" diye düşündüren arkadaşıma teşekkür ederim.
Bu güzel 1 yılın üstüne bu blogu burada sonlandırmak istediğimi ve bunun son yazım olduğunu buradan haber vermek istiyorum. 1 yıl yetti de arttı bile. Eğer biraz daha sürdürürsem çok yıpranacağım, hayatımda benim için önemli olan insanları kaybedeceğim.
Bu blog aslında oğlumun büyürken yaşadıklarını kaydettiğim bir günlüktü. Tabii ki internet ortamında olması nedeniyle herkese, her yoruma, her fikire, her siteme açık bir formata dönüştü ve ben bunu göze alarak giriştim bu işe. Yaşamımın başkaları tarafından izlendiğini bile bile.
İnternet aleminden bir süre elimi ayağımı çekmeye ve internetten sadece okuyucu olarak faydalanmaya karar verdim.
Bu benim çok duygusal yapım için daha sağlıklı olacak sanırım. Ayrıca Ekim gibi YA-PA 'dan piyasaya çıkacak kitaplarımın hazırlığına ve oğluşuma yoğunlaşmak istiyorum.
Bundan sonra Çınar için önemli olacak bazı anıları sadece resimlerle (Çınar yürüdü, koştu, uçtu tarzında şeyleri...) yayınlarım BELKİ...
Şimdilik gidiyorum.
Beni özleyin anacııııııımm!
Sermin

Posted by Picasa

18 Mart 2009 Çarşamba

Artık BİRRR yaşındayımmmm!!!

Meğer annelik dünyanın en güzel duygusuymuş minik sevgilim, yakışıklım, bebişkom, Çınarişkom, yavru ördeğim, mucizem, aşkım...
Sana o kadar çok isim takmışım ki, seni kalbime öyle sığdıramamışım ki, sevgin taşmış tüm benliğimden...
Tek bir isim seni tanımlamama yeter sanırım.HERŞEYİM!
İyi ki doğdun canım oğlumuz.Seni çoooook, herşeyden çooooooooook seviyoruz.

Click to play this Smilebox photobook: CANIMIN CANI
Create your own photobook - Powered by Smilebox
Make a Smilebox photobook