13 Şubat 2013 Çarşamba

Kardeşli Çınar-Abili Irmak


Tekrar merhaba,
Yine arayı çok mu açtım ne!!!!!
Tek tek bahaneler saymayacağım.  Doğum fotoğrafçılığının vaktimi çok alması, Irmoş'a bakıcı bulamamam, 2 çocuk yorgunluğu ve uykusuzluk diye kısa bir özet geçmekte fayda var.

Yani aslında, telaşlar silsilesine bir kapıldım, çıkamıyorum. Bir el lazım bana. Biri el atsa da çıksam da insan sıfatına yakışır şekilde yatsam, uyusam, gezsem, tv izlesem, kitap okusam (emzirirken boş kalmayım diye Irmak'ın saboteleri arasında okumayı beceriyorum yine ama neden akşam yatağa yatıp okumayım...), sam sam sam...

Olsun.. ben şikayetçi değilim. Kaçan bilmem kaçıncı yardımcı teyzeden sonra en son gönlüme göre bir tane buldum. Darısı devamına..
Bir bakışa, bir dokunuşa bütün yorgunluğun tükendiği bir serzeniş benimki aslında. Irmoşumla yeniden bebek kokusunu içime çekip, bebek özlemimi giderirken bir bakmışım zevkle yapıyorum hepsini.

Büyüdükçe hayat bir yandan kolaylaşıp bir yandan zorlaşıyor. Şöyle ki... Çınar'ın ilk doğduğındaki kıskançlıkları kalmadı hatta tam tersi birbirlerine müthiş düşkün 2 kardeş oldular. Akşam eve gelince Irmak hemen abisine sarılır, hatta ayakkabılarını alıp ayakkabılığa koyar (vallahi billahi de yapıyor. içinden geliyor hanımın), uzun bir kolaşırlar. Sonra bu sevgi kelebekleri aynı oyuncağı almak isteyene kadar devam eder.

Artık Irmak'ın da sesi çıkmaya başladığı için elindeki kıymetliyse ve biri onu almak istediyse sesiyle karşısındakini pes ettiren cinsten.

Artık  Çınar'la beraber oyun da oynamaya başladılar. Bazen bakıyorum odaya girmişler ya top oynuyorlar, ya üst üste boğuşuyorlar, ya da ikisinin elinde birer araba bayağı bayağı oynuyorlar. Şaşırıyorum.  Kıskanmıyor mu peki?  Her çocuk kadar, olması gerektiği kadar, bazen çok bazen hiç. Biz Irmak'ı çok sevdiysek bakıyoruz surat düşmüş. O da küçük daha, o da ilgi bekliyor. Kıskançlığını bazen ilgi bekleyerek, bazen kedi gibi bakarak, bazen hırçınlaşarak gösteriyor. Bir şekilde denge kuruluyor ama.

Problem genelde Çınar'ın oyununa dalıp da Irmak'ın oyununu bozmasından çıkıyor. Abisinin yaptığı herşeye büyük hayranlık beslediğinden onun oyunları onun için dayanılmaz cezbedici geliyor. Oyununun ortasına dalınca " Anneeeeeeee Irmak oyunumu bozuyor" sesinden sonra Irmak'ı odadan çıkarabilene aşkolsun.


Bir de sık sık yaptıkları bir sarılma fasılları var ki buna değinmeden geçemeyeceğim. Her gördüğümde duygulanıyorum. Çınar her ağladığında ya da ben Çınar'a kızdığımda Irmak her ne yapıyorsa yapsın işini bırakıp koşa koşa abisinin yanına gidip ona sarılır. Hiç kaçırmaz. Bundan mütevellit aralarında bir anlaşma oldu. En ufak mutsuzlukta ya da arada bir estiğinde hemen sarılırlar, Irmak abisinin omzuna başına koyar. Öyle kalırlar :) Geçen Çınar'a kızdım ve odasından 5 dk çıkmamasını istedim. Çınar içerden "Irmaaaaaaaaak, öhüüüü" şeklinde ağlıyordu :))

Bazen bağırış çağırış kavga ettikleri de oluyor. Irmak küçük ama sesi onu bastiriyor. Ama anladım ki bu insanın sinirlerini bozan birşeymiş. Bu zamanlarda sinirlerim elveriyorsa müdahale etmemeye çalışıyorum ama bunun için Irmak'ın biraz bilinçli olması lazım diyorum. En azından problem çözmeyi öğrenecek kadar.

Ama bu çok uzun sürmeyecek gibi.  Folik asit çocuğu bunlar... Suya götürüp, susuz getirecek cinsten...