30 Kasım 2010 Salı

Faili Meçhul idi!!



Arandı ve bulundu. Fındık kurdumun minik kumbarası, hani o dolunca ona istediği oyuncağı alacağıma dair söz verdiğim kumbarasınının faili bulundu. Hem de sicili alyansım, yarım altınım, bir kumbara dolusu 1 TL'lik ve yem olarak koyduğum diğer paralarla birlikte.

Kimyam değişti. Meğer görünüşe, masum, namuslu görünen bakışlara inanmamak gerekiyormuş. "Ben çocuğuma haram yedirmem" diyen birine bile.  Garip bir his benimki. Salak yerine koyulmuş gibi hissediyorum. Temizlikçi ablamıza soramadım neden böyle yaptın diye... Götürdüklerinin üstüne bir de gündelik parasını verip yolladım :)



Özelinin bir başkası tarafından "çalınması" bir yana beni asıl rahatsız eden 2,5 yaşındaki bir çocuğa ait olan şeylerin alınması.
Ben ona istediği oyuncağı alamaz mıyım? Alırım.
Oraya tekrar para koyamaz mıyım? Koyarım. Ama ilk kumbaramızı ilk açımız ne güzel bir bekleyişken-ki Çınarişkom artık onu anlayıp, bekleyebilecek yaşa yeni gelmişken ve sevinçle beklerken, 1 yıldır biriktirdiğimiz tüm paramız yandı, bitti, kül oldu.
İçinde bize bıraktığı 9 TL'yi (Aaa biroyuncak araba parası bırakmış ama. Yiğidi öldür, hakkını yeme.) kumbarayla beraber camdan fırlatasım var.

Amaaaaan boşver demek istiyorum. Vallahi Hayrettin ne-ettin?  TIK

23 Kasım 2010 Salı

Çünküüüü

Soruyorlar neden blogu güncellemiyorsun diye.
Cevap, çok yoğunDUMMM, keyfisizdim, yazasım gelmiyorDU.
Ama işten ayrıldım.
Hızlı başladı, çabuk bitti.

Neyse buradayım yine. Çok ama çok rahatladım. Aşırı stres, başka problemler....2 ayda 2 yıl çalışmış gibi yıprandım.

Hepsi bitti, gitti...Şimdi başka projelere hazırlanıyorum.

Bakalım...

Bakıcı ablamız, Çınar ve ben üçlüsü olarak evdeyiz yine. Gerçi mümkün metrebe dışarıdayım ama en azından o psikolojideyim.

Çınar'la beraberken ardı arkası kesilmeyen sorularına cevap vermekle meşgulüz. Tüm soruların ilk iki kelimesi şunlardan ibaret: "Peti neden?"

Küçükken annem çok konuşmamdan, çok soru sormamdan şikayet ederdi, hatırlarım. Hep şu cümlesi kafamda yer etmiş : "Kızım soru yağmuruna tutma beni."

Çenemden şikayet ettiği zamanlarda  "Allah sana senin gibi bıt bıt çeneli bir çocuk versin inşallah, o zaman anlarsın beni. "derdi.
Şimdi anlıyorum anacığım seni.

Çınar ve benim aramızda geçen mini bir diyalog:
Ç-Anne, dedem bana neden çikota aymış?
A.- Senin yemen için.
Ç- Peti neden benim yemem için aymış?
A- Çünkü sen çikolatayı seviyorsun.
Ç- Petiiii neden ben çikotayı seviyoyum?
A-Tadı güzel olduğu için.
Ç-Petiiiiii neden çikotanın tadı düzel?
A- Çünkü onu pişiren amcalar içine lezzetli şeyler koymuşlar.
Ç- Peti neden ondan koymuşlay?
A. Çocuklar sevsin diye.
Ç-Petii neden çocuklay sevsin diye, çocuklay çok mu tatlılay?
A. Evet oğlum..
Ç. Petiii neden çocuklay çok tatlılay?
A-.....................
Ç-????????????





9 Kasım 2010 Salı

Paşam ne kadar iyiyse ben de o kadar iyiyim

Nadirdir Çınar'ın "ben yatacağım" diyip, kelimeleriyle, uykuya dalmasının arasında sadece saniyeler olması.
Daha mama sandalyesinde otururken -ki daha kahvaltı sofrasındayken- uykusunun gelmesi pek mutlu etmedi beni açıkçası.

Hemen balkona çıkardım, sırtını güneşe verdim, orada uyudu.
Yatağına götürür götürmez kusmaya başladı.

2 gündür de bugüne kadar hiç olmadığı kadar hasta paşam.

İşe başladığımda çocukların hastalıklarından konuşurken "Çınar bugüne kadar hiç ateşli hastalık geçirmedi" gibi boşboğaz bir laf etmiştim.

Dilim kopsaydı da demeseydim. O gün bugündür son 2 ayda tam 4 kez ateşlendi. 2,5 yaşına kadar ki ortalamayı yükseltti.

Ama bu sonuncusu cidden çok kötü. Hepsinin de kreşe gittiği günün ardından çıkması ise tesadüf mü yoksa kreşten mi alıyor sorularını uyandırdı bende.

"Nadir gittiğinde böyle olacaksa tamamen başlayınca ne olacaklar??" sa cabası......??????

3 gündür gece gündüz ateşimizi düşüremiyoruz. Özellikle geceleri 39'u buluyor. Sabaha kadar duş ve burun temizlemeyle geçiyor.
Ne o uyuyor, ne biz.
Duştan nefret ediyor artık... ve ben de. Sonrasında ıslak ıslak, zangır zangır titrediğinde hem kendimi suçlu hissediyorum hem de bir yandan "onun iyiliği için ama"larla kendimi telkin ediyorum.

Eskaza uyuyabildiği daha doğrusu sızdığı zamanlarda da bir horlama bir horlama. Üst komşu falan duyuyorsa "adam da ne horluyor" diyordur eminim. Hiç abartmıyorum vallahi.

Bu yaşta burnu tıkalıyken böyle horlayabiliyorsa, büyünce nasıl olacak tahmin edemiyorum. Artık onu da karısı düşünsün napiiim :p

Neyse, geçen hafta sonu 3 gün fotoğraf klubüyle İstanbul'daydım. İlk ayrılığımızdı.
Çok ama çoook özlemişim.

3 günde bayağı bayağı büyümüş geldi bana. Son zamanlarda başımıza babacı kesilmişti.
İyice pabucum dama atılmış bu arada. Şimdi arayı kapatmaya çalışıyorum :))

Sanırım "Sen bekle, az daha büyüsün bana dönecek, babacı olacak" sözlerine cevap olarak attığım kahkahalara karşılık avucumu yalıyorum.


Çekirdek aile olarak kutladığımız doğumgünümden postla alakasız bir kare