Okullar kapanmadan 1 haftalığına diye gidip babamızın "Yeter gelin artık gelin, oğlumu özledim ben" diye yaptığı tacizlere rağmen 2 hafta kaldık Didim'de. 1 ay daha kalabilirdim orada ama babamız çok özlemiş oğlunu ne yapalım. Her gün telefon açıp bugün şunu öğrendi, artık 10 dk boyunca aguluyor, çıngırağı elinde tutmaya başladı diye anlatmaya başladıkça en son "Oğlumun büyüdüğünü göremiyorum" diye isyan edince döndük Ankara'ya.
Yazlık çok hoşuna gitti Çınar'ın. Her sabah erkenden kalkıp güneş kremimizi sürüp deniz kenarına gittik. Çınar hem güneşlendi, hem deniz kokusu aldı, hem de uyudu. 1,5 saat kalıp, fırından sıcak sıcak ekmeğimizi alıp eve dönüyorduk her sabah.
Öğleden sonra uzun uzun uyumaya başladı. Açık hava onu bile etkiledi. İştahı açıldı. Sürekli emdi durdu. Bu arada yanakları iyice kilo aldı.
Çenesi açıldı bir de. En büyük zevki göz göze geldiği kişilere hemen tatlı bir "agu" atmasıydı. Tabii ondan sonra o kişi gözünü kaçıramayıp, onunla uzuuuun aguuu, guuu, oooo sohbetlerine katılmak zorunda kalıyordu. Dedesinin bana en büyük yardımı onunla sohbet ederken benim elim kolum biraz boş kalıyordu ve dinleniyordum.
Arada uzun öğle uykularından fırsat bilip denize kaçmadığım da olmadı hani. Akşam da pazara gidip bol bol çaput alıp geldim eve, bir de mis kokulu, taze tarla çileği :)
Çınar'ı denize sokamadım çünkü deniz tam ısınmamıştı, ben bile zor girdim. Neyse darısı babasıyla geçireceğimiz ilk tatile.
-Didim-
0 yorum:
Yorum Gönder