Bu aralar Çınar emerken bir eliyle yüzümü inceliyor. Ağzıma, burnuma, çeneme, yanaklarıma dokunmayı çok seviyor. Arada eli yanaklarımdayken kafasını çevirip bana bir gülücük fırlatıp tekrar emmeye devam ediyor. Elini yüzüme getirmeden önce kolunu geriye doğru iyice açıp, hedefe odaklanıyor, sonra pat diye elini yüzüme yapıştırıyor. Birkaç gündür doğrudan elini uzatmaya başladı.
Bu aralar Çınar banyodan sonra uyuduğu öğle uykularını deliksiz uyuyamıyor. Sıcaklardandır diyorum. Ama sıcaklar yüzünden ayağımda sallamaya alıştı sanki. Uyanınca tekrar uyutmak için birkaç kez sallamıştım, şimdi hep onu istiyor.
Bu aralar Çınar emmek istemiyor. Açlıktan ölse de emeceği zaman ağlıyor. Ben de önce onu ayağımda salıyorum, biraz sersemleyince doğru memeye. Lıkır lıkır emiyor.
Bu aralar Çınar yabancılamayı öğrendi. Gittiğimiz evlerde ilk önce ağlıyor sonra alışıyor. Onu kucağına alan yabancı kişilere ağlamaya başladı. Ama bu benim çok hoşuma gidiyor. Çünkü bana gelince susuyor.
Bu aralar Çınar kucakta oturmaya bayılıyor. Nereye bakacağını şaşırıyor. Hacıyatmaz gibi kafasını sallaya sallaya etrafaki nesneleri inceliyor.
Bu aralar Çınar kendisinin mıncıklanarak sevilmesini istiyor. Hemen kıkırdamaya başlıyor.
Bu aralar Çınar babasının kucağında gezerken uyuyor (Hiç onaylamasam da!). O kadar çok kucakta durursa sonu uykudur tabii.
Bu aralar Çınar'ın en sevdiği oyuncak evin uçuşan perdeleri. O kadar oyuncağın yapamadığını rüzgarda uçuşan perde yapıyor. Heyecanla onu izlerken kendinden geçiyor.
Bu aralar ben daha mı çok kilo aldım ne. Süt yapsın diye yemediğim kalmadı. Doğuma kadar kilo almayıp da doğumdan sonra 8 kilo alan başka kimse var mı acaba?
Bu aralar, bu aralar... Bu aralar hava çok sıcak ve deniz beni çağırıyor.
0 yorum:
Yorum Gönder