Ay Ay Gelişim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Ay Ay Gelişim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

27 Mart 2012 Salı

Çınar 4, Irmak 6

Mart ayı Irmak ve Çınar'ın gelişim basamaklarındaki önemli dönüm noktalarından biri oldu. Çınar çocukluktan iyice çıkıp "Ben kendim karar verebilirim. Siz karışmayın bana!" diyen koca bir adam, Irmak da gel gel yapan, karşısında sakız çiğnerken ağız hareketlerini taklit eden koca bir abla oldu.

Kreşte- Donmuş surat aynen böyle
Çınar bu sene doğumgününü önce kreşte sonra oyun grubu arkadaşlarıyla kutladı. Bir Çınar klasiği, pasta gelince dondu kaldı yine.  Utandı, sıkıldı, mimik bile yapmadı. Üfledi, ardından sanki içine başka biri girmiş gibi bitmek bilmeyen enerjisiyle koştu, atladı, zıpladı. Bu nasıl bir enerjidir, nasıl bir harekettir anlayamadım. Bir insan evladı hiç mi yorulmaz!


Son yazımdan sonra ne kadar geçti bilmiyorum ama Irmak'ın yeni becerilere sahip olmasına yetecek kadar bir süreydi ki bu bebekler her geçen gün yeni beceriler öğrenmiyorlar mı!
Hep söylüyorum. Üzülüyorum büyüdüğüne. Çok çabuk, çok müthiş bir hızla büyüyor. Hep böyle kalsın, hep 6 aylık olarak kalsın. Hiiiç büyümesin.
Hatta hem 6 aylık olup, hem de ek besinlere başlamamış olsa tam olur. Emzir, emzir, oynat, gıdıkla, mıncıkla, kokla...

Malesef ek besinlere başladık. İlk çocuğu ek besinlere başlayacak olan her anne nasıl heyecanla bu ayları bekliyorsa, ikinci de öyle olmuyor valla. Aksine, kahretsin yine ek besinler başlıyor diye düşünüyorsun.
Çünkü biliyorsun ki yedi, yemedi, ne pişirsem, ne zararlıydı, ne yararlıydı, ay tarif bulayım, ay bu alerjikti, ay bunu bu ay yiyemezdi, yuttu, yutamadı, püresiydi, cam rendesiydi, rondosuydu, oldukça gıcık bir dönem.

İlk bebekte "Çocuğum büyüyor" hevesi oluyor ek gıdalara başlarken. Ama ikincide bir o kadar rahatsın. Doktor yoğurta başla mı dedi, hemen gidiyorsun hoooop dolabı açıyorsun.  Hazır yoğurttan veriyorsun. Oldu da bitti maşallah!










İlkinde ise hemen başlayamazsın, çünkü ev yapımı yoğurt evde yoktur. Aman günler öncesinden hangi sütle yapacağına karar ver. Yoğurt mayala. Kasıyorsun yani.
Gerçi ilk denemeden sonra ben de sağlıklı olsun diye hep kendim mayaladım o ayrı. Ama eğer evde yoksa hazır yoğurttan da verdim. Hazır yoğurt yedirdim diye kendimi kahretmedim.

İlkler, ilk meyve, ilk çorba, ilk sebze hem törenle verilir. Bunda böyle olmadı. Çorba yap, yerse yer, yemezse çok ısrar etme. Çünkü biliyorsun ki yemezse zaten hiçbir zaman yemez, Sen ne kadar zorlarsan o kadar yemeyen bir çocuk olur. Alışıktan sonra yemeye başlarsa şanslısın, yemezse yemedi diye kendini yediğin, sinir yaptığın yanına kar kalır. O yüzden stres yok.

Irmak şimdilik kahvaltı dışında seviyor gibi. Bu sefer kendi doktorum söylemeden önce ( 6 aydan önce) internetten bulduğum tariflerle, Dr. Alev Kutlu'nun verdiği programı uyguladım. Bizim doktorumuz 5-6 ay arası sadece yoğurt ve meyve vermişti. Ben çorbalara başladım bu dönemde.
İyi de oldu, daha rahat alıştı. Ben 6. ayı beklememe taraftarıyım. Zaten 5,5 aya kadar her ay aldığının aksine çok az kilo aldı. 150 gr kadar.

Bir de Çınar'ın zamanında domates yasaktı ve doktor karışım veriyordu kahvaltıda. Artık domatesin alerjik olmadığı düşünülüyormuş ve bebeklere serbestmiş. Kahvaltı ise ayrı ayrı. Karışım yasak.

Hatice'ye değil neticeye bakarsak yeni bir dönem başladı bizim için artık. Irmoş büyüyor, Çınar yeni çıkacak kanuna göre seneye ilkokula başlama yaşına gelecek (ben göndermeyeceğim o ayrı).

Tıkır tıkır işliyor zaman. Hepimiz için. Hızlı ama bir o kadar zor ama kat kat güzel.


Çınar palyaçodan korktuğu için yanında makyaj yaptı

24 Kasım 2011 Perşembe

2.ay




Japon Balığımla 2 ayı devirdik. Hiç geçmesin istedim bu sefer, Çınar'ın aksine. İlk çocukta insan büyüsün de bir an önce gelişiminin tüm aşamalarını hızla göreyim istiyor, başına geleceklerden habersiz.

İkincide neler yaşayacağını bildiğinden ve geriye baktığında hiçbirşey hatırlamayacağını, o günleri, o süt kokusunu özleyeceğini bildiğinden doya doya, tadını çıkara çıkara yaşıyor. İnsan denen varlık gözünü karartıp bir çocuk daha yapabilecek kadar deli olabiliyormuş.


Doktor kontrollerini yine yazmaya başlamak garip geliyor mesela.
Geçen ay boy ve kilomuz 4.490 ve 56 cm idi. Bu ay 5.560 gr ve 59 cm olmuş bizim kızçe. Yanakları yerçekimine karşı gelemiyor şu aralar. Çınar'a göre daha az sütüm olduğunu düşünüyordum ama bugün doktorumuzla konuştuğumuzda ikinci çocukta ilkindeki gibi göğüslerdeki o aşırı gerginlik hissinin olmayacağı ama bu sütün daha az olduğu anlamına gelmediğini öğrendim, rahatladım.

Zira Irmak'ta son 3 haftadır başlayan akşam 7'den sonra aşırı emme isteği sonucu hiç süt kalmaması beni üzüyordu.Yarım saatte bir emmesi sonucu süt iyice azalınca mememle kavga edip, ıh ıhhlarla kafa atıyor, süt gelmiyor diye kızıyordu.

Yine böyle akşamlardan birinde mama vermeyi denedim. İk gün almadı ama 2. gün zar zor içti. O gün anne sütünü elinden alıp yerine yapay birşey vermiş gibi hissettim ve vicdanen çok rahatsız oldum. Sonrasında da zaten sevmediği için içmedi mamadan. Ben de şöyle bir formül buldum bir gece önceden 12 gibi sütümü sağıyorum ve akşam sütüm yetmezse onu veriyorum.


İnsan zannediyor ki ilk çocukta uyku, yeme vb düzenlerin nasılsa bunda da öyle olacak. Yok bunların gözünden, saçına, parmaklarından, teninin rengine, uykusuna, gazına, emmesine kadar herşeyleri tamameeen farklı.

Mesela Çınar bu aylarda akşam 8.30-9.00 dedi mi uyurdu ama sabah erken kalkardı. Gece de sık kalkardı, gazı olduğu için. Kızçe ise evde hepimizden geç yatıyor.  3 hafta öncesine kadar 8'de uyuyordu.
Şimdilerde abisini, babasını uyutup, beni de ayakta uyutup 11.00'den hatta bazen 12.30'dan önce uyumuyor. Ama bunun güzel yanı da sabah 6-7'ye kadar deliksiz uyuyor. Sonra 8.30-9'da emip geri uyuyor ve öğlene kadar kalkmıyor. Ben de onunla tabii :) Gündüzleri tilki uykuları uyuyor, öyle uzun uzun uykusu yok. Çınar ise bir yattı mı 3 saat uyurdu, ördeğim.


Bu arada Çınar da kreşe hala gitmediği için evde sürekli kardeşiyle olmaya alıştı ve daha da uyumlu bir üçlü olduk.  Evde sıkılıyor tabii. Hala Tv'yi hemen hemen hiç açmıyorum. Mümkün olduğu kadar ben kardeşiyle ilgilenirken onun da kendi kendine ya da bakıcı ablasıyla oynamasına alışmasını istiyorum. Biraz da başardık sanırım. Ya da ben emzirirken sözel oyunlar oynuyoruz, şarkı söylüyoruz, kitap okuyoruz vb... Kendimizce bir düzen oturttuk bakalım.

Hafta sonları ve akşamları da baba evde yokken Irmak ana kucağında abisiyle bizi izliyor. Irmak hala abisinin elini, kolunu sıkmasına maruz kalıyor yavrum ama Çınar'ın ameliyattan önceki o öfke nöbetleri kalmadı neyse ki. Ben de zamanında benden 12 yaş büyük abim tarafından az cimcik yememişim.

Sonuç olarak, öyle, böyle kırkımızı çıkardık ve artık resmi olarak lohusa değilim. Hormonlarım da düzene girdi, ağlak halimden kurtuldum. Darısı verilecek kilolara, 3.aylara, 4.aylara, oturmalara, emeklemelere...İnşşşşalllah!!!!!!!!!!!

8 Nisan 2010 Perşembe

İki




Resmi doğumgünümüzü sonunda kutladık. Sadece aile arasında yaptık. Bizim aileler gaaayet kalabalık olduğu için -sadece- ailelerle bile kutlayınca sayıca 20'leri bulduk.
Çınar'ınkiyle beraber kuzeninin doğumgününü de kutlayıpbir taşla iki kuşu da aradan çıkarıverdik.
Çınar çoooook mutlu, çoooooook şaşkın, çooooooook heyecanlı idi. O gün bugündür her sabah "anne iii ki dooduun aç" diyip arka arkaya defalarca videoyu izleyip duruyoruz.


Sıyrılan sıtkımı bir toparlayamadım. Bir türlü internetin başına oturamıyorum. Gerçi bunun asıl nedeni vakitsizlik. Bir neden bulup da bilgisayarın başına oturmak eskisi kadar cazip gelmiyordu ama özlemişim buraları.

2 yaşımızla neler değişti:
- 12. dişimiz çıkmak için uğraşıyor günlerdir. Geç ve zor çıkan dişlerimize bir yenisi daha ekleniyor. 4. azımızı da önümüzdeki günlerde hayırlısıyla tamamlayıp uykularımıza geri dönmek istiyorum. Biraz da huzursuz ve hırçın bu yüzden.
-Yemek konusunda aynı istikrar devam ediyor. Az yiyor bazen hiç yemiyor. Bazen de şaşırtıp çok ama çok yiyor. Özellikle kendi başına yediğinde tabağını bitiriyor. 3.müz sofraya oturup hiç yemeğe odaklanmadan sohbet ederek yemek yiyoruz. O da dikkatini sohbete verince o anda yemek yerken bize katılarak çok önemli bir iş yaptığını zannediyor ve kaptırıp yiyor yemeğini.
-Uykumuz genelde düzenli. Bazen hiç uyanmıyor bazen de 2-3 kez kalkıyor.
- 4 gündür emzirmiyorum. O çok arıyor gibi durmuyor ama ben arıyorum :((
- Büyük-küçük, hızlı-yavaş, yukarıda-aşağıda, içinde, önde-arkada, sıcak-soğuk gibi kavramları tanıyor ve kullanıyor. Bunları kendi öğrendi. Renkleri kendiliğinden öğrenmesini istiyorum şimdilik öğretmeyi düşünmüyorum.
-Tam bir ev kuşu. Hadi gezmeye gidiyoruz diyince "ııh-ıhh işteniyon" diyen çocuk ilk kez görüyorum. Benim bildiğim adda diyince başı ayaklarından önde gider çocukların. Evden çıkmadan önce ikna edip giyinme faslı 45 dk'yı buluyor.
-O biiiir sevgi kelebeği. Sürekli "anne şok şeviyom" ya da " şok öjyedim" diyor. Ardından da sarılıp öpüyor :) ehe.... Çocukların korku, sevgi gibi duyguları nasıl öğrenip da somutlaştırabildiklerini hala anlamıyorum.
-Kaydırak vb. gibi cesaret gerektiren şeylerden korkuyor. Ancak yanında korkusuz bir çocuk olması lazım ki onu taklit etsin. Yoksa normalde hayatta çıkıp da kaymaz. Çok ama çok korkak.
Aslında yaptığı, yapmadığı, yapamadığı pek çok şey var.Bunlar tarihe bir not.
Bu da ufak bir anı: Bahçede bir kuş bulduk, eve getirip adını Haydut koyduk. Geçen gittiğimiz bir pet shop'ta kuşların yanında gidip onları seviyordu "aaaduuuttt, aaaduuuuttt". Genelleme bu kadar yapılır ancak!!!
Şaşkın ördeğim benim.

21 Ekim 2009 Çarşamba

19 aylık bir keçi

15 aydan sonra Çınar bambaşka bir çocuk oldu. O sakiiiin, mülayim çocuk gitti yerine inatçı, dediğim dedik ve çok hareketli bir çocuk geldi.

Özellikle son 1 haftadır inatçılık hat safhaya çıktı. Artık kendini konuşarak ifade edebildiği için anlamamazlıktan da gelemiyorum :)

Favori ifademiz ııh-ıhh ya da hayaa(hayır). Herşey ıh-ıhh. Özellikle soru eki -mi ile biten her kelime ıh-ıhhla cevap buluyor. En sevdiği şeyleri bile sorduğumuzda reddediyor. Mesela alışveriş merkezlerindeki tırtıllara asla karşı koyamaz. "Tırtıla binecek misin?" ıhh-ıhhh."O zaman trene binelim mi?" ıhh ıhhh.

Ne söylediğimize bakmıyor bile amaç annenin babanın söylediğine karşı çıkmak.

Şimdiki çocuklar eski gelişim testlerine göre hep daha ileri düzeyde çıkıyor. Bunda daha çok uyaranlı, daha çok işitsel, sözel, görsel girdilerin verilmesinin payı büyük diye düşünüyorum. Dolayısıyla çocuklar zihinsel olarak yaşından biraz daha ileri düzeyde oluyor.

Bunun sonucu ise çocuk gelişiminde bulunan kritik dönemlerin daha çabuk yaşanması. Bizim önümüzdeki kritik dönemse "terrible two" ya da 2 yaş sendromu.

Çınar'ın 2 yaş sendromuna girdiğini düşünüyordum da yüksek sesle söyleyemiyordum. Dün 19 aylık kontrolümüze gittiğimizde doktorumuzun da onaylaması üzerine yeni bir sendromumuz ve Çınar'la evimize döndük. Hemen bir acil eylem planı oluşturdum. Hangi durumda ne yapmalı, neler yapmamalı.. Bunu sonra ayrı bir yazı şeklinde yazarım. Önce sinirlerimi aldırmam lazım.

Biz bu inatçılığı sevmediği şeylerde daha yoğun yaşıyoruz. Nedir bu? Tabii ki yemek.

İstemiyorsa hemen kafayı sallayıp ıhh-ıhh ya da yemeğin ortasında tabağı uzatıp "ah ah doooduu" ( al al doydum). "Bunu da ye oğlum, hadi bitirelim" dediğimde bir çığlık ve yüsek perdeden "dooooduuuuuuuuuuuuu" (doydum dedim ya sana kadın) diyerek ağzımın payını veriyor.

Bense tabağı alıp tıpış tıpış kalkıyorum masadan. Emir büyük yerden napalım.

Son bir ayda neler değişti?

Motor becerilerinde ufak da olsa ilerleme var.

Merdivenden bir yerden tutunmadan inmeye çalışıyor bazen başarılı oluyor.

Müthiş top oynuyor. Topu yere koyuyor. 4-5 adım geri gidip mesafeyi alıyor ve koşarak topa vuruyor. Bunu kimse öğretmedi sanırım babasıyla oynarken onu gözlemiş.

Kalemle daha güzel karalama yapıyor. Önceden dikey, yatay hareketlerle karalama yaparken şimdi dairesel karalama yapabiliyor.

Yap-bozlarla daha çok ilgileniyor. Tam olarak takamasa da takmak için bayağı çaba sarfediyor. En azından daha uzun süre dikkatini yoğunlaştırarak oynuyor.

Şarkı söylüyor. Pıtırcık serisinin sesli kitaplarını çok seviyor. Şarkılı olanları hiç durmadan arka arkaya 50 000 kez dinliyor. Şarkıya eşlik etmeye çalışıyor. İçinden belli başlı kelimeleri şarkıyla beraber söylüyor ve melodisini kendince birşeyler söylerek taklit etmeye çalışıyor. Benzetiyor da.

Müziğe olan yeteneğini bebekler için müzik kursuna göndererek değerlendirmek istiyorum ama domuz gribinden dolayı biryere hareket edemiyorum.

Dünkü kontrolde Çınar daha da zayıflamış çıktı. 15 aylıkken daha kiloluymuş bu halinden. Şu anda 10.450 kg ve 83 cm çıktı. 2 aydır doğru düzgün boyu da uzamıyor. Gerçi sabah hiç kahvaltı yapmadan tamamen aç gittiği için de bu kadar az çıkma ihtimali var. Yemek yiyince bir 200 gr falan çok çıkıyor.
Doğru düzgün yemeden ve uyumadan ancak bu kadar olabiliyor demek ki. Bir azı dişimiz çıktı. Diğeri de yolda. Sanırım iştahsızlıktaki son nokta bundan kaynaklanıyor.
Evrene isteğimi atıyorum: Çınar yemeklerini yiyen, sabaha kadar deliksiz uyuyan bir çocuk olsun terrible two bana vız gelir.
Posted by Picasa

17 Eylül 2009 Perşembe

1,5 yaşındayım!!!


Uyumak için biraz anne sütü ve kulağa sokulmuş bir tutam anne saçından yavaş yavaş vazgeçip kendi kendine uyumayı öğrendiği şu günlerde tam bir yerden bitme oldu artık.
O küçük bir çocuk. Artık bunu kabul etmenin vakti geldi.

Dün e-learning kapsamında master yapmayı düşündüğüm bir üniversitenin ilgilisi başlayıp başlamayacağımı sorduğunda verdiğim cevaba mı yoksa aldığım cevabı şaşırdım bilmiyorum.

- "emin değilim. benim bebeğim oldu da"
- hayırlı olsun hanımefendi.

Şimdi kadın beni kucağına minik bir bebekle düşünürken ne bilsin içeride anniiiiiii diye bağıran 1,5 yaşında bir fındık kurdu olduğunu.
Hala farkında olmadan bebek diyorum minik danaya.


18 aylık bir bebeğin aslında küçük bir çocuk olduğunu onu her gün şaşırarak izlediğimde daha iyi anlıyorum. Her gün yeni şeyler öğrenip, yeni kelimeler söyleyerek sonraki güne bir öncekinden daha donanımlı giriyor.
Artık bahçede scooter'a binen abilerinin peşinden koşup "biiiiiiiiiin" diye onları indirip, scooter'larına el koyuyor.
Araba şeklindeki yürütecini sürerken halıya takılınca ıhhh ıhhh diye bağırmak yerine öğrettiğim "kaldır" kelimesini yardıma ihtiyacı olduğu her durumda kullanıp "anne kaaadııı" diye yardım istiyor. Alakasız yerlerde de olsa ! :)
Kendi boyutlarına uygun oyuncakların olduğu parkta bir süre yardımsız oynayabiliyor. İniyor,çıkıyor, kayıyor, ata biniyor, çocukları taklit ediyor, onlarla kavga ediyor. Saç çekme huyumuz devam ediyor. Arada bir kendinden dişli büyük bir çocuğa denk gelmişse şepeşelleyi yiyip bir daha elini kıpırdatamıyor :)

Uyuyan insanlara çok saygılı :) Sabahları "baba uyuyor sessiz olalım" dediğimde fısırdayarak baba diyor. Ardından babasının yanına koşup suratına babaaaa diye bağırıp bir şaplak atıveriyor.

Birşey için ağladığında, eğer yapacağım birşeyse "sessiz ol, ağlamadan anlat" dediğimde hemen susuyor ve istediği şeyi yapmamı bekliyor. Tabii bazen ne dediğini anlamıyorum ardından tekrar ağlamaya başlıyor. Kuralların farkında artık yani.

Çoğunlukla kurallara karşı koymaya çalışıyor.

Özellikle akşamları misafirliğe gittiğimizde uyku saati yaklaşmışsa çok mızırdak, huysuz bir çocuk oluyor. Bizim başkalarının yanında ağlamasını istemediğimizin ve bu konudaki tedirginliğimizin farkında. Bunu özelikle kullanıyor. Ağlar gibi yapıyor, sürekli bana mızırdanıyor.



Papağanın daniskası kendisi. Ne desek tekrar etmeye çok hevesli. Özellikle cümlelerin son kelimelerini. İçlerinden sık duyduklarını kelime dağarcığına ekleyip kullanıyor, işine yaramayanları unutup gidiyor.
Arabalar, boya kalemleri, kitaplar şu sıralar vakit geçirmekten keyif aldıkları. Vileda, süpürge ve toz bezi dışındakiler tabii :)


Bir de bayıldığım "baaaaaaaaaaa" sı var. Bu bak anlamına geliyor. İşaret parmağı da eşlik ediyor bu duruma. ,

Buradaki esas nokta söyleme tarzı. Kız çocukları birbirlerine hava atmak için oyuncaklarını ya da giysilerini gösterirken nasıl söylüyorlarsa öyle diyor. Sesin tonunu yükselip, gittikkçe inceliyor ve birden kesiliyor. Oyuncaklarını, elindeki kalem lekesini, dışarıdaki bir arabayı gösterirken birimizi çağırıp "babaaa baaaa!

Keyifli, uykusuz, yemek vakitlerinden nefret ettiğim, bazen sinirden ağladığım, çokca mutlu olduğum, bol oyunlu, bol kitaplı, neredeyse hiç tv'siz, bol bilgisayarlı bir 18 ay geçti.

İyisiyle, kötüsüyle, tüm zorluklarıyla iyi ki dediğim bir 18 ay!

20 Temmuz 2009 Pazartesi

16 Aylık Oldum



1,5 yaşına 2 ay kala artık ciddi ciddi bebeklikten çıkmış, minik bir çocuk oldu Çınar. 15 aylık olduktan sonra daha bilinçli, bilerek! davranan çocuklar haline gelen bebişlerden biri olduk bile.

Bu ayında neler yapabiliyor:

Koşuyor, merdivenleri çok yüksek olmadığı sürece kenarlarından tutunarak çıkıyor. (Eğer benden kaçmayacaksa tabii) Benim onu yakalamamı istemiyorsa emekleyerek hızla çıkıyor merdivenleri.

Özellikle sitemizin parkında dönen kaydırak olduğu için çıkmasını istemiyorum ama benim geldiğimi görünce hızla tırmanıyor. Geri indiremeyince beraber! kayarak iniyoruz dönen kaydıraktan. Bunu defalarca tekrar ediyoruz, sıkılmasını bekliyorum ama sıkılmıyor da.




Tüm siteye rezil oluyorum tabii.İtiraf ediyorum çok zevkli ama bu tür işler için yaşlanmışım sanırım çabuk yoruluyorum.

Merdivenlerden tutunarak ve ayak değiştirmeden iniyor.

Birden fazla arabanın arasından "bizim arabamızı göster" diyince gösteriyor.

Kendince korkuları var. Mesela kaygan bir zemin üzerinde su birikintisi varsa ve Çınar tesaüfen onun üstüne çıplak ayakla geldiyse hiç kımıldamadan kaşlarını Küçük Emrah gibi kaldırıp ıııııııhh deyip yardım ister.. Düşme korkusuyla kılını bile kıpırdatmıyor. Ne demişler en iyi öğrenme, yaşayarak öğrenmedir.

Yemek yeme konusunda bir ileri, iki geri ilerliyoruz. Bazen yiyor bazen yemiyor. Şu aralar çatalla kendi kendine yemeyi keşfettiği için daha rahatım. Yemek yerken önüne domates doğruyorum o çatalla tek tek yerken benim verdiklerime de ağzını açıyor.

Ya da meyvesini doğrayıp önüne koyuyorum, o da çatalla tek tek yiyor. Yanında babası varsa ona seslenip her defasında ağzını kocaman açıp nasıl yediğini ona gösteriyor ve alkış bekliyor.

Uyku konusunda bazen sabaha kadar uyuyup, bazen 5-6 kez kalkıyor. Hala 4. dişliyiz. Sanırım zor çıkarıyor ve birden fazla çıkarıyor. Bu yüzden uykusuz gecelerimiz arttı. Özellikle gündüzleri bir yere gittiğimizde orada uyumayı reddediyor. Birşeyleri kaçırmamak için olduğunu düşünüyorum.

Bunun dışında arkadaşlarıyla bir araya gelince arkadaşının dikkatini çekmek için yaptığını düşündüğüm vurma davranışı var. Her defasında göz hizasına inip kesin bir şekilde "hayır vurulmaz. Hadi cici yapalım" diye uyarıyorum, birden fazla kez yaparsa ortamdan uzaklaştırıyorum.



Kullandığı kelimeler:

Anne, Baba, Anneanne, Dede

Adda, Mama, Meme, Aba (abla)

Abi, Bebe (bebek), Bala (balık), Ah (al)

Del (gel), Ti tak (tik tak), Gak gak, Ku /Ka (kuş)

Et ( İbrahim Tatlıses kıvamında, genizden), Aç, Attı

Ala (alo), Haşi (hapşu), Kı kı (dıgıdık dıkgıdık)

Bunun dışında "Ferhat" gibi kullandığı ama Türkçe'ye çeviremediğim kelimeleri ve ses taklitleri var.

9-18 aylar arasında görülen "jargon" Çınar'da da görülüyor. Jargon yetişkin konuşmasına benzer ses ve tonlama ile çocuğun yetişkin konuşmasını taklit ettiği bir ses çıkarma tipidir.

Çınar bunu o kadar çok yapıyor ki 19 Mayıs'ta Antalya'ya gittiğimizde restaurantta İngiliz bir teyzeyla amcanın yanına gidip hızlı hızlı birşeyler anlatmaya başlamıştı. Kadın inanamadı ve amcaya dönüp "oooo ne kadar da güzel konuşuyor "dedi. Kadın Türkçe bilmediği için Çınar'ın Türkçe birşeyler anlattığını düşündü. Ne bilsin Çınar'ın salladığını :))




Bu ayların dil gelişimi ile ilgili diğer bir noktada duyduğu bazı kelimeleri taklit edip bir daha kullanmamalarıdır. Bunun dışında ünlü-ünsüz birleşimleri ile kelime benzeri ama anlamı olmayan kalıpları hep aynı şeyleri tanımlamak için kullanırlar. Çınar'ın bir "o-a"sı vardır. Ağzını kocaman açıp o-a der ama ne için söylediğini hala anlayabilmiş değilim.

Boyu ve kilosunu bilemiyorum. Geçen ay 10.500 kg idi. Şu ara kendi tartımızda 11 kg gösterse de her zaman ondan daha az çıkıyor. 10.750 falan oldu sanırım.


Bu arada geçen hafta Haber Türk gazetesinde çıktık. Anne blogları bu sefer de gazetede vardı. Çok sevindik, mutlu olduk.

17 Şubat 2009 Salı

11 Aylık Oldum






Tam bir afacan oldu 11.ayın sonunda. Yaşımıza 1 kala arkadaşı Efe'nin annesinin tabiriyle "Duracell" modundayız. Pil hiç bitmiyor. Aksine sürekli kendini şarj edip, daha da enerji yüklü evi talan ediyor.
1 sn durmuyor yerinde. Kıpırdamaması için tek gereken eve bir yabancının, özellikle bir yetişkinin gelmesi.

Son 3-4 gündür kendini aştığını düşünüyorum. Özgürlüğün ne olduğunu tam anlamıyla keşfetti. İstediği gibi tutunuyor, kalkıyor, sıralıyor. Her yeri açıyor, karıştırıyor.

Belli özgürlük alanları var hiç kısıtlamadığım ama bununla birlikte sadece birkaç kez bakıp, keşfetmesine izin verip sonrasında dokunmasına izin vermediğim nice yerler var. Özellikle salondaki orta sehpanın üstündeki süsler. Milyon kere "hayır" dedim, o da milyon kere elini uzattı. Öğrenene kadar sınır koymaya devam diyorum.

15 gün önceki değerlendirmeme ek olarak beceri dağarcığımıza birkaç tane daha eklendi.

Sıralıyor. İlk başta tek yönlü olarak giderken şimdi iki tarafa birden sıralıyor. Tek elini bırakarak gitmeye çalışıyor şimdi.



Jargon dili geliştirdi. Kendince bir dili var. Belli şeylere, aynı kelimeleri kullanıyor. Özellikle ağzını açmadan bıgıı gibi birşey söylüyor. Ama buradaki önemli nokta ağzını açmadan söylemesi :) Bir de bidi bidi bidi gibi birşeyleri var sürekli söylediği.

Mama ve anneanneanneanne şeklinde anlamlı ifadelerimiz de var. Mamayı emmek için kullanıyor. Yemek yiyeceğini anladığı zaman ağzını şapırdatıyor.

Tam da ohh yemek sistemimiz düzene girdi derken şimdi de kahvaltıyı reddetmeye başladı. Karışım yaptım, başka kahvaltılar (özellikle Naile'nin verdiği tarif bizi 2 hafta kurtardı) denedim bir süre şapır şupur yiyip sonra istemiyor. Varsa yoksa peynir, su ve bebe bisküvisi. Şu aralar yeni tarifler peşindeyim.

Bir yaşa doğru yorgun be yorgunum. Sürekli Çınar'ın peşinde koşturuyorum.

Kahvaltı ardından uyut. O uyurken yemeğini pişir, ortalığı topla, tv de Ebru Şallı'yla pilates yap( Zayıflayacağım koydum kafama).

Uyanınca oyna, yemek yedir, banyo yaptır, emzir uyut. O arada akşam çorbasını hazırla, akşama kendimiz için yemek hazırla. Uyanınca meyve, yoğurt yedir. Oyna, oyna, kitap oku.

Akşam yemeğini yedir. Bu arada gelen babaya Çınar'ı devret. Onlar oynarken sofrayı hazırla.

Yemeğini ye ve hemen Çınar'ı uyut.

Ohhh! değilll.

Sofrayı topla, evi topla. Çınar yerlerde dolandığı için hergün yerleri sil.

Ohhhhh. Şimdi ohhh.

Bu arada yazdığım kitabın bilgisayara geçilmesi gereken müsvettelerini hazırlayıp Ya-Pa' ya yollamam lazım ama buna bir türlü vakit ayıramıyorum.

Bazen "işe başlasam mı?" diye düşünmeden edemeyip, ardından Çınar'dan ayrılamayacağımı hissedip vazgeçiyorum. Nereye kadar gidecek bakalım.

Özet: Yaşımıza doğru son gaz gidiyoruz.



Minik prenses Mira iyi ki doğmuşsun canımcım. İyi ki doğmuşsun da annenle tanışmışız.


Mira'nın doğumgününde "Dağılıııın leeeeyn, ben oynayacağım" pozu.

"Gap'ı gaptırmam" pozu.

3 Şubat 2009 Salı

10,5 ay doktor kontrolümiz/ Yatır-Kaldırcı Tracy Applam



Doktorumuz gelmeyin dese de dayanamadık gittik kontrole. Birsürü soru listelemişiz, onları sormak lazımdı. En çok da sürekli burnunu ve gözünü kaşıyor, acaba allerji mi diye merak ettik. Çok allerjik bünyeli bir babadan olunca insan endişeleniyor. Allerji belirtileri bu aylarda belli olmazmış böyle göz kaşımalı falan.

Son kontrolümüzün üzerinden tam 1 ay geçmiş ve bu süre içerisinde 700 gr alarak 9,540 gr olmuş. Boyumuzda yarım santim çekmiş :) Nasıl oldu bilemedik ama geçen ay yanlış ölçmüş herhalde hemşire ablamız. İyi kilo alarak geçen ayki açığımızı kaptamışız biraz.

Uykularımıza bir haller oldu bu ara. Aslında gece uykularımızda bir sorun yok . Sadece uykuya dalamıyoruz bir türlü.

Emerken uyuyor Çınarişkom ama bu ara çoğunlukla yatağa yatırınca hooop dönüveriyor. Bir sağa atıyor kendini, bir sola atıyor. Popoyu kaldırıyor, indiriyor. Sonra birden yatakta oturuveriyor. Tekrar kucağa al, pışpışla derken uyuyor; yatırınca aynı şey sil baştan. Bazen bu 1 saati buluyor.

Ben çileden çıkınca babası devreye giriyor. Bu sebepten bu aralar geceleri daha geç ve dolayısıyla daha az uyumaya başladı. Uykusuzluk üstüste geldikçe uzun gündüz uykuları bugün birden yokoldu. Gerçi bugün gezmeye gittik geldik, yorgunluktan uyuyamadı. Bir de üstüne 2 kez kustu. Tüm düzeni alt üst oldu.

Akşam yine emzirdim, yatırdım ve hemen fırıl fırıl fırıldamaya başlayınca ver elini yatır/kaldır dedim. Tracy Aplamın bir bildiği vardır diyip kolları sıvadım.

9-12 ay arası bebekler için yatır/kaldırda çok gerekmedikçe kucağa almıyorsun. Tamamen ayağa kalkıp ya da oturunca tekrar yatırıyorsun. Ağlarsa sakinleşmesi için kucağa alabilirsin ama çok kısa süre. Ağlamaya devam etse de etmese de güzel sözler söyleyerek yatağa koyuyorsun.



Başlangıç 19.45

Yatağa yatırır yatırmaz hooop hemen oturuverdi. Sırtından destekleyip yatırdım, tekrar kalktı. Kalkar kalkmaz hemen yatırdım, o yine kalktı. Bu yaklaşık 30 kez böyle tekrarladıktan sonra Çınar bu işi oyun sandı.

Şimdi Tracy Aplacım Kitap, Melek, Nazlı, Huysuz, Hareketli olarak bebekleri 5 gruba ayırmış. Ama ben buna bir de Muzur Bebekleri ekliyorum. Çınarcım da bu grupta.

Çınar uykusu gelip de uyumayınca ağlamaz. Güler, kıkırdar. Ya da yatağın içine oturup da kendi kendine konuşur. Kimse onu almazsa yarım saat takılır kendi kendine.

Bu yüzden ben onu yatırmak için eğilmeye kalkınca kıkırdayarak kendini yatağa atıveriyor, sonra kalkıyor. Kendi kendine yatır kaldır yapıyor yavrum benim. Ya da yatağın içinde bir o yana bir bu yana emekliyor.

Bir 30-40 kez daha ya tamamen ayağa kalktı ya oturdu, sonra yattı. Yatmazsa ben yatırdım. 100'den sonra sersemlemeye başladı. Oturunca sarhoş gibi yatağın içinde sallanmaya başladı. İyice yorulmuştu.

50 dk sonra ağlamaya başladı. Bu arada eğilmekten benim belim iyice tutuldu.

Ağlayınca yatır/kaldırı kucağa alıp hemen yatırma şeklinde yaptım. Öbür türlü sakinleşmedi çünkü.

Öyle kızgın bir şekilde ağladı ki içim parçalandı. O kadar üzüldüm ki neredeyse bırakacaktım. Yarım saat ağladı. Bu duruma dayanamayan babasının da 3 kere odaya dalıp kucağımdan Çınar'ı almaya çalışmasıyla Çınar'ın ağlaması iyice arttı.

En son dışarıdan "Ağlama oğluuuummm ben burdayım merak etme" diye bir bağırış duyunca benden fırçayı yiyen babası bana 5 dk süre verdi. Yoksa alıp, o uyutacakmış adam gibi!!!

Neyse ki Çınar 5 dk sonra daha fazla dayanamayıp ters yöne doğru kendini attı veeeee yorganın üzerinde uyuyakaldı.

İkidebir içeri girip yanlış birşeyler yapıyormuşum hissi veren baba ve yüreğimin daha fazla dayanamayacağını düşündüğüm ağlaması karşısında neredeyse pes edecektim ki 1 saat 10 dk'da uyudu.

Çok yoruldu bitanem. Önce oyun sandı ama sonra benim ciddiyetimi anlayıp da ısrarıma karşılık veremeyince daha fazla ağlayarak tepki gösterdi. Mümkün olduğu kadar tatlı tatlı konuşup, bunun kötü birşey olmadığını söyledim ama o bağırışta ne o anladı, ne ben söylediğime inandım.

Bitiş 20.55
Sonuç: Çınar yorgunluktan mı yoksa pes ettiği için mi bilinmez, uyudu. Ben belim iki büklüm, saçları dağıtmış, yorgun mu yorgunkafamda "ya beceremezsem o kadar ağlattığıma mı yoksa babasından yiyeceğim fırçalara mı yanayım" yazılı konuşma balonuyla geziniyorum.

Şimdi kafama takılan sorular şunlar. Çınar uyumak için emmiyor aslında. Emerken uyuyakalıyor. Emme saatlerini ile uyku saatleri örtüşük. Gün içinde onu uyutacağım zaman nasıl yapacağım bilmiyorum. Emmeyi erkene alamıyorum çünkü yemekten hemen sonra emip, uyuyor.
Bakalım.Yarın gösterecek neler olacağını.Yine de başlamak bitirmenin yarısıdır.

Bir de şu teselli var ki kafamda beni rahatlatır. Ferber yöntemi bile Doğal Ebeveynliği savunan doktorlarca tavsiye edildiğine göre bu kadar ağlamanın bir zararı olmaz.

27 Ocak 2009 Salı

10 ay 9 gün



9 gün önce 10. ayımızı tamamladık.


Minik bir gelişim değerlendirmesi yaptım:


Özbakım Becerileri:

  • Parmaklarını kullanarak yemek yemeye çalışır ama küçük nesneleri tutup ağzına götürmekte çok da başarılı değil.

  • İki eliyle bardağını tutar ancak içerken çok başarılı değil.

  • Yardımla kaşığı ağzına götürür.

  • Giydirilirken kollarını kaldırır.

  • Alıştırma bardağını tutup suyunu içer.

Motor Gelişim:

  • Küçük nesneleri kaba koyar.

  • Kalın karton kitabın sayfalarını okurken "çevir" dediğimde çevirir.

  • Kıskaç hareketi ile nesneleri daha başarılı tutar.

  • Diz üstü pozisyonunda durabilir, ayağa kalkmaya çalışır ama başarılı olamaz.

  • Emekler.

  • Koltuğa tutunup kendi kendine 1-2 adımla sıralar. Bir eli koltukta, bir eli birisi tarafından tutulduğunda daha çok adımlar. Ama yeni yeni yapmaya başladığımız için genelde düşer.

  • Top atar.

Sosyal-Duygusal Gelişim:

  • Yüzüne örtüyü koyup, çekerek cee oyunu oynar.

  • Güldüren, dikkat çeken hareketleri tekrar eder.

  • İsmi söylendiğinde bakar, uzanır.

  • Kendi kendine 20 dk kadar oynar. (Aynı odada birisi bulunduğu takdirde oynar. Eğer yalnızsa çok daha kısa süre oynar.)

  • Basit hareketlerde başkalarını taklit eder. (el çırpma, bay bay, dans etme...)


Bilişsel Gelişim:

  • Bir kabın altına saklanan nesneyi bulur.

  • Nesneleri kapdan dışarı çıkarır, içine koyar.

  • Sallabaşın halkarını takmaya çalışır.

  • İlişkili nesnleri ilişkilendirir. (tencerenin kapağını kapatmaya çalışır)

Konuşma-Dil Gelişimi:

  • Farklı tonlardaki sesleri taklit eder.

  • Kuş: ku, gel: de , düt: düü şeklinde isimlendirir.

  • Hav hav: ho ho şeklinde ses taklidi yapar. Hapşu, öhö gibi insan seslerini benzer şekilde taklit eder.

  • Ses oyunlarına katılır. aaaaa, ooooo, aha aha gibi düz ve inişli çıkışlı ses oyunlarına katılır, taklit eder.

  • Tanıdığı nesnenin ismi söylendiğinde dönüp, bakar.

-Kuş nerde? diye sorunca evdeki balon kuşuna bakar, pencerenin önündeysek gökyüzüne bakar.

- Araba-düt düt nerede diye sorunca dışarı bakar.

-Kar nerede diye sorunca dışarı bakar.

-Baba nerede diye sorunca evin kapısına bakar. ( baba evde yokken)

-Ayağın nerede diye sorunca ayağını tutar (ama bunu keyfi yerindeyse yapar).

-Alo diyince telefona bakar. Aslında tanıdığı pek çok nesne daha var ama not etmediğim için hatırlayamaıdm şimdi.

Bir de bunları yabancı birilerinin yanında yapmaya çekiniyor. Anneannesi, dedesinden bile utanıyor minnoş.

  • Basit yönergelere uyar. Al, ver, gel, at

  • Hayır dendiğinde işi durdurur. (% 50)

  • Müziğe tepki olarak ses çıkarır. Müzik duyunca hemen hıııııııı, oooooo diye şarkıya eşlik eder.

  • Elektirik süpürgesi, çamaşır makinesi, rondo gibi sesli nesnelerin seslerini duyunca hıııııııı, aaaaa, ooo diye bağırarak taklit eder.

Aslında kendi kendime Çınar'a gelişim testi uygulamayacağıma söz vermiştim. Şöööyle kabaca yaptım zaten. Psikopat gibi neyi yapıyor neyi yapamıyor diye gelişim değerlendirmesi yapmak istemiyorum. Bakıyorum gayet normal ve sağlıklı mı görünüyor, o zaman herşey yolunda.

Geç olsun da güç olmasın felsefesi en sağlıklısı sanırım.

10 ayı geçtin hatta 11.aya yaklaştın minik sevgilim. Ömrümün en güzel 10 ayıydı.

Seni çoooooooooook seviyorum.

13 Ocak 2009 Salı

Yaşaşıın Özgüyüm Aytıkk!!

1 haftadır sabahları yatağın içinde otururken buluyoruz Çınar'ı. Uyanıp oturuyor, kendi kendine konuşuyor. Uzun bir süre devam eden konuşmasına karşılık kimse gelip onu almayınca bağırmaya başlıyor, beni alıııııın der gibi. Bi zahmet kalkıp bakıyoruz, yatağın içinde şapşirik şapşirik oturmuş bakıyor.

Sonrasında bıraktığımız yerde hemen yüzüstü dönüp, ayaklarının üstünde popo havada köprü yapıp, oturma pozisyonuna geçiyor. Altını değiştirirken de dahil. Zaten savaş haline dönüşen bez değiştirme zamanlarımız şimdi daha da zorlaştı. Eline vazgeçemeyeceği birşey vermediğim taktirde kaçmaya çalışıyor.

Bu, yatarken oturma pozisyonuna geçme durumunu kendince geliştirip, bugün emeklemeye dönüştürdü Çınarişkom. Şimdi durdurabilene aşkolsun. İlk önce kendine güvenemiyor. Bayağı bir düşünüyor. Popoyu kaldırıyor, ellerinin üstünde köprü yapıp, vazgeçiyor. Sonra birden gözünü karartıp, robot gibi kendince emekliyor. Birkaç güne bayağı bir hız kazanacak gibi.

18 Aralık 2008 Perşembe

9 aylık oldum




Her ay ay dönümlerini burada kutlarken bir önceki aydan bu yana zamanın ne kadar hızlı geçtiğini düşünüyorum. Sanki 2 gün önce yazmış gibiyim 8 aylık olduğunda neler yaptığını. Hızla geçen zaman iyi mi, kötü mü bilmiyorum. Oğlum büyürken ben de yaşlanıyorum. Tadını çıkara çıkara yaş-lanıyorum, oğlum şimdilik ay-lanırken.

Geçen aydan bu yana daha bir bilinçlendi, daha afacan, daha haylaz oldu Çınar. Çevresinde olup biten herşeyin farkında. Oyuncaklarıyla bilinçli ve daha uzun süreli oynuyor. Dikkat süresi daha da uzadı.

Eline aldığı herşeyi ses çıkarması için mama sandalyesinden aşağı atıyor.

Yemek konusunda problemimiz bayağı azaldı. Kahvaltısını yiyor çok şükür. Tek problemimiz meyve ile. Milupaları yiyor ama benim rendelediğim meyveyi çok sevmiyor. Bazen kendiliğinden ağzını açıp yiyor ama genelde meyve vakti çok stres oluyorum. 1 aydır yemeklerde blender ve rondoyu kullanmıyorum. Sadece çatalla eziyorum.Bu yüzden öğlen yemeklerini istemiyordu ama ona da yavaş yavaş alışmaya başladı.

Bir de yemeğini tamamen bitirdiği zaman nedense heyecanlanıyorum, endişeleniyorum. Tüm tabak bitince "acaba çok mu verdim ki" diye düşünüp kendime kızıyorum. Sanki çok yedirmişim de ardından kusacakmış, onun minik midesine zarar verecekmişim gibi hissediyorum. Bir-iki kaşık bırakınca daha bir huzurlu oluyorum. Bi garibim işte!

Gündüz 2 kere uzun uyuyordu. Özellikle öğleden sonra en az 1,5-2 saat uyurdu. Şimdi ise maksimum 1 saat uyuyor. Uykuya emerek geçiyordu. Şimdi emdikten sonra hatta emerken poposunu kaldırıyor, kendini atmaya çalışıyor. Gören, atlayıp gidecek sanır. Bu yüzden emdikten sonra bazen ayağımda sallamak ya da yatağına yatırıp sırtını ya da poposunu pışpışlamam gerekiyor. Sürekli fiziksel temasla uyumaya alışacak diye onun yerine ayı, oyuncak vb. bir uyku arkadaşı edinmesini sağlamayı düşünüyorum. Şimdi bunu öğretmenin tam vakti sanırım.




Gece uykularımız biraz daha düzene girdi. Kendi odasında, yatağında yatmaya başladığında beri daha iyi uyuyor ( Maşallaaahhhhhh). Yatağında istediği gibi dönebildiği için yüzüstü uymayı keşfetti. Rahat ediyor herhalde ki bazen sallarken bile yüzüstü dönüyor, öyle sallıyorum. Komik oluyor :)

Emekleme çalışmaları son 2 günde hız kazandı. Oturur oturmaz hemen emekleme pozisyonuna geçiyor. Bir ayağını kurtaramıyor. Yardımcı olup da ayağını kurtardıktan sonra iki ayağını birden öne doğru çekiyor. Elini atıyor ama ordan sonrasında ya yüzüstü yapışıyor ya da ööööylece robot gibi duruyor.

2 gün önce alkışı öğrendiğinden beri nerde bir müzik duysa hemen alkışlayarak eşlik ediyor. Annesini iyi gözlemlemiş. Farkettim ki ben şarkı söylerken hep alkış yapıyorum.

Bir de beni dedesi zannediyor sanırım. Beni çağıracağı zaman bana bakıp de-de diyor :)

19 Kasım 2008 Çarşamba

8.ayımı Arda ile kutladım



Dün itibari ile Çınar 8 aylık oldu. Doktor kontrolümüz gayet iyi geçti. Aşı olmadığı için boy, kilo, genel sağlık kontrolü ve öneriler şeklindeydi. Çınar muayene sırasında gözleri dolu dolu azıcık dudakları büzdürmüştü ki ben imdadına yetiştim. Genelde sakin oluyor muayene olurken ama steteskopla karnını, ciğerlerini dinlerken dudaklar düşüveriyor hemen :))

Yemek yeme düzenimizi birazcık oturttuğumuz için Çınar bu ay tam 500 gr alıp 8.340 gr olmuş. Gelecek aydan itibaren baklagiller ve balığa, bu ay muza başlayacağız (Ben zaten muz veriyordum o ayrı.) Bir dahaki kontrolümüzde yine aşı olmayacağı için 10. ayda gelin dedi doktorumuz.

Akşama oğlumun arkadaşı Arda bize geldi. Bir de küçük bebişimiz Naz vardı. 3 aylık Naz'ın yanında kocaman geldi bizimkiler gözümüze.

Ben sofrayı hazırlama telaşında olduğum için onların oyunlarına kısa kısa tanık oldum hatta şu videoyu çekerken ve Çınar Arda'yı böyle saf saf seyrederken nerdeymişim diye düşündüm. Böyle saf saf durup arada aktırmadan Arda'nın saçını çekti. Arda pek tepki vermedi , oyununa devam etti. Biz çok güldük bu duruma ama büyüyünce de yaparsa o zaman Burcu'nun güleceğini sanmıyorum ;)

Fotoğraf çekmek için çağırdığımızda hangisi kafasını çevirirse diğeri onun elindeki oyuncağı hooop alıveriyordu. Önlerinde bir sürü oyuncak varken birbirlerinin ellerindeki pek bir kıymetli oldu. Ööööyle ellerinden alıp durdular. Oyuncak bir onun elinde, bir öbürünün.
Çok masum ve çok şekerdiler.



Diziyi takip ediyor diye Burcu'ya kızan ama Burcu'dan daha dikkatli izleyen Volkan'a aşağıdaki resmi hediye ediyorum. (gizlice çektim ehe!)

19 Ekim 2008 Pazar

7 aylık oldum





Tamı tamına 7 aylık oldu dün çokoprens. Her gün babasıyla aynı şeyi tekrar tekrar konuşuyoruz. "Ne de çabuk geçti değil mi?" diye. 1.ayında da aynı şeyi söyledik, 2. 3....7. ayında da.

Doktor kontrolümüz iyi geçti. 1 yaşına kadar olan en son aşılarımızı da olduk bitirdik. 5 ay daha cıs olmayacak ve ağlamayacak çokoprensim çok şükür. Her ay aşı stresini Çınar değil ben çekiyordum.

7. ayımız bitti ve ...
Hala ek gıdalara sebzeler dışında alışamadı. Bir tek öğlenki sebze emeklerini yiyor. Onun dışındakilerde kavgalıyız. Bu aydan sonra yemeklere et eklendi.

Desteksiz oturuyor ama çok uzun süre değil. Oturarak oyuncaklarıyla oynarken uzun süre oyalanabiliyor.

Ayakta bir yere tutunarak durabiliyor ve tam bir yerden bitme oluyor :)


Sürekli konuşuyor. Ba va va ba ba baa vaa... Ne diyorsa artık.

Eskiden sabaha kadar uyuyan çocuk 1 aydır gece en az 2 kez kalkıyor. Bu konuda Arda'nın doktorunun söyledikleri üzerine Burcu ile konuşmuştuk. Büyüme hormonu denilen şeyin gece 12-5 arası aç karnına salgılandığını söylemesi üzerine gece uyandığında emzirsem mi emzirmesem mi emin olamamıştım. Ben de uyku durumuma göre bir ağladığında emzirip yatıyor, diğerinde çok uykum varsa "hah işte aç uyuması lazım" diyerek yan çiziyordum. Bu konuda her doktor farklı düşünüyor olsa gerek. Bizimki1 yaşından sonra emzirilmeyi tavsiye etmediklerini söyledi. Çocuk eğer gün içinde alması gereken enerjiyi almazsa uyanabilirmiş. Tam da bununla alakalı olmasa da emzirmemi söyledi. O da büyüme hormonu ile açlığın alakası olmadığını söyledi. Zaten bu hormon kardeş sabah saat 4'te en yüksek noktaya ulaşırmış. Kafam iyice karıştı.

6 aydan sonra bebeklerin uyku düzenlerinin bozulmasının nedeni de enteresanmış. Anneden ayrılma kaygısı yaşadıkları için gece daha sık uyanmaya başlarlarmış doktorumuzun söylediklerine göre. Daha önceden duymamıştım hiç bunu. Çok hoşuma gitti :)) Anneeeeeemmm ben seni bırakır mıyım hiiiiç.

8. ayın ilk günleri ile beraber Çınar gaza geldi. Yerinde duramıyor. Eli dursa ayağı durmuyor derler ya aynen öyle. Ya eli ya ayağı kıpır kıpır. Bazen "birazdan uçacak sanırım" diye düşünmeden edemiyorum.

Bir yere gittiğimizde oyuncak bulamazsa çantamı hararetle karıştırmayı öğrendi. Çantaya şöööyle bir bakıp, gözüne çarpan şeyi alıp bir süre oynuyor ve sıkılınca onu fırlatıp yenisini alıyor. Zaten şu aralar onun için tüm nesneler potansiyel oyuncak. Çok güzel oynuyor değişik nesnelerle. Bunlar tuzluk, torba, mendil, bez, ip, çiçek yaprağı bile olsa.

Bakalım çok hızlı geliştikleri bu dönemde gelecek aya hangi güzel haberlerle gireceğiz.


Posted by Picasa

18 Ekim 2008 Cumartesi

İlk yaşa 5 kala 1 foto

Yaşına 5 ay kaldığını düşündükçe heyecanlanıyorum minik ördek.
5 ayda neler yapacaksın neler.
Konuşacak, emekleyecek (belki), sıralayacak, yürüyecek ya da yürümeye çalışacak, yaramazlıklar yapacak, isteklerin olmayınca ağlayacak, insanları tanıyacaksın.
Zevklerin olacak.
Belki yemek yemekten hoşlanacaksın.
Kendi kendine yemeyi öğreneceksin.
Umarım hala emmeye devam edeceksin.
Nesnelerin ismi söylendiğinde bakacaksın.
....ceksin,.... caksın...
.. ve ben hızına ulaşamayacağım.
(ben ise 8 kilo daha vereceğim)