25 Ocak 2011 Salı

Sen beni dehtüt mü ediyonnn?

Duygu sömürüsü yapma konusunda kendini aştı ördek. Anneciiiim lüsten ditme noluuuul, üzülüyoluuum derken kaşlarını Küçük Emrah gibi yapıp, acıklı da bir ses tonu yapıyor. Sonra yere oturup bacağıma iki koluyla sıkı sıkıya sarılıyor. Bu şekilde asansöre kadar yerdeki tozu toprağı da Çınar'ın totosuyla temizleyerek gidiyoruz.

En son asansöre binerken feryat figan kopuyor ki danayanamayıp geri giriyorum içeri. Ee ben böyle yaptığım için o da her çıkışımda aynı numarayı çekiyor.

İşte böyle anlardan birinde karşı komşumun yardımcısı kapıyı açtı. O kadıncağız da televizyondaki hizmetçiler gibi giydiriliyor. Bembeyaz...Bir kafasında fırfırlı tacı eksik. Çınar kadını görünce doktor sandı. Kadın da üstüne "Ağlama bak ben doktorum. Yoksa sana iğne yaparım! !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! dediğinden beri iğne korkumuzu da nüfüsumuza aldırdık.

Öyle anlar olur ki insan hayatında hele de çocuk büyütürken. Böyle iğne yapma merakı olan teyzeler vardır. Sen istemeden durup, dururken orda burda aniden karşına çıkıp "Bak yemeğini yemezsen...." diye başlarlar.
Türk milleti olarak "samimiyeti" sevdiğimiz için mıncırma, öpme, makas alma, korkutma, 3 yaşında zaten korkularla gerçekler arasındaki farkı anlamaya çalışan çocukların hayal dünyalarına yeni korkular ekleme bize mübahtır.

Bunları düşününce ilk doğum yaptığımdaki evime hayırlı olsuna gelen annemin gün arkadaşları, büyük babaanneler, teyzeler, komşular vesaireler geldi şimdi aklıma.... Korkunç bir dönemdi.. Hepsi  sanal çocuk doktoru, hemşire, psikolog, kadın doğum uzmanı diplomalarını duvarlarına asmıştı bile.

Hepsi de kendini bunların hepsi sanıyordu...  Dışarıdan izleyince komik, ama ilk kez anne olmuş şaşkın ve uykusuz biri olarak dinle dinle doyulmazlardı....

20 Ocak 2011 Perşembe

Doğacak Bebek Aranıyor!!!

Evet gerçekten!! Bir de bebişinin doğum anının fotoğraflanmasını isteyen bir anne ve baba!!
Hem de tamamen gönülden. Ücretsiz :)
Niye mi?
Doğum fotoğrafı çekmek için yanıp tuutşuyorum da ondan.
Bekliyorummm.
Mekan:Ankara

17 Ocak 2011 Pazartesi

Çınarlog


Anneannesi: Sen büyüyünce doktor ol oğlum.

Çınar: Hayıy, ben doktor olmayacağım.

Anneanne: Ne olacaksın?

Ç:  Müzükçü olacağım ben müzükçü!!!!

A:  Televizyona çıkıp şarkı söyleyecek oğlum.

Ç:  Veeeveden mi velecekler ?(merdiven mi verecekler)

A:  Merdiven mi?

Ç:  Hııııı.. Veevedene çıpık teloozyonun üstünde şalkı mı söyleyeceğim?

A: Yok oğlum. Televizyonda izliyoruz  ya abiler şarkı söylüyor. Sen de öyle söyleyeceksin.

Ç: Tamam ben teloozyonun üstüne çıpık sööölelim.

12 Ocak 2011 Çarşamba

O sever, ben sevmem

Büyüyünce ya alim olacak,ya topçu ya da popçu.
Nerde bir müzik duysun hemen kalkıp dans etmeye başlıyor köçek oğlan. Sevdiyse anında ezberleyip söylemeye başlıyor. Bu beni gerçekten şaşırtıyor. Müthiş bir işitsel hafızası var.
Bir de kitap sevgisi var ki benim gibi kokluyor, ne güzel kokuyor falan diyor.
Tüm erkek çocukları gibi top oynamak zaten favorilerimizden.

 Ha bir de sevmediğim bir ayrıntı var. Kuzeninin verdiği minik bir bebek vardı. Dışarı çıkarken "bebeğiiiim" diyip koşarak alıp geliyor.Dün akşam o bebeği yok ettim. İlk başlarda aman olsun nolcek ki diyordum ama olmuyor, sinirlerim zıplıyor "bebeğiiiiim"i  duyunca.
Ben de her defasında "Bebek yorulmuş, uyusun. Tavşanını almak ister misin" diyorum ama ilgi bebeğe yönelince daha da kıymetli oldu onun için. Neyse çok şükür kurtulduk.


Gece terlemeleri, iştahsızlık, burun tıkanıklığı vb.. belirtilerin sebebi belli oldu. Geniz etimiz varmış. İnsan yavrusunun geniz eti var diye sevinir mi? Sevindim çünkü alınınca iştahı açılacak diye.
Doktor alınınca iştahının artacağını ve gelişiminin hızlanacağını söyledi. Tabiri caizse palazlanacak bizim köçek oğlan.
Hala ameliyatta emin değiliz aslında. Birkaç doktora daha danışmak istiyorum.

Yeni yıl dileklerim:
-Sabaha kadar deliksiz uykular,
- Çınar'a bol iştah,
-Çınar'ın anaokuluna sorunsuz başlayıp, mutlu mutlu gitmesi, hatta akşamları benim onu alırken gelmemek için ağlaması,
-Bir de Çınar'a bir kardeş
Hepsi Çınar için vallahi, kendim için tek bir madde bilem yok!!!

7 Ocak 2011 Cuma

Dışı seni içi beni yakar Çınar / Caillou Tiyatrosu İzlenimleri


Yine uzun zaman olmuş yazmayalı.
Bu kadar yaşanmışlığın üzerinden hangisini yazsam bilemiyorum.
Bizim evde bir deli oğlan. Oğlanın söyleyecek çok şeyi var. Anne karnında biriktirmeye başlamış sanırım. Gel gör ki dışarda yanımızda yabancı birileri varsa dut yemiş bülbüle döner.

Konuşuyor mu???? diye soranlar bile oldu. Evet o ki 1 yaşından beri çenesi hiç durmadı.
Napiiiim benimki de bu model. Evde konuştuklarının acısını dışarı çıkınca motoru soğutarak çıkarıyor.

Yabancı birini görünce çıkmakta olan en arka azılarının acısı bir yana bir de utangaçlıktan elini nereye sokacağını bilemeyip, bileklerine kadar ağzına sokuyor. Yok abartmıyorum. Gerçekten ağzı azzzzıcık daha büyük olsa bilekleri de girecek. İkisi birden hem de!

Geçen hafta Caillou'nun tiyatro gösterisinin ilk ayağı olan Ankara'daki oyununa gittik. Caillou sahneye bir çıktı sanki rahmetli Michael Jackson. Tüylerim diken diken oldu valla. Çığlıklar, alkışlar falan. Bir an ben bile "Acaba gerçekten var da ben mi anlamadım" diye düşünmedim değil.

Neyse!Bu gösteri benim kafamı çok karıştırdı. Tamam çocuklar eğlendi, Çınar o günden beri sürekli Caliloıu'nun tiyatrosuna götür beni" diyor ama gel gör ki ben beğenmedim. Ayça ve Burcu da beğenmedi.

Caillou kostümü giymiş bir insan. Kafasında vücududun 5 katı büyüklüğünde bir "kafa".  Çizgi filmdeki sesler yayın yapılıyor ve karakterler sadece elleri oynatıyor.
Oyunu seyrederken "Bu çocukların kafasını çok karıştıracak" diye düşünüyordum ki tam da o anda beklediğim soru Çınar'dan geldi.
-Anne, Caillou ağzıyla konuşmayı bilmiyol mu? (El ağızın kenarında açma kapatma hareketi yapıyor)
Hiçbir karakterin ağzı oynamadığı için kafası karıştı.

Madem aldın lisansını adam gibi bir kostüm hazırla, ağzı oynasın, kafası küçük olsun, insana benzesin, filmde koşturup duran Gilbert birden bire bir oyuncağa dönüşmesin vesaire vesaire....

Çınar yaşındaki çocuklar her ne kadar çok sevseler de bence bu hayranlıkları sadece tv ekranından kalmalı (her ne kadar izletmemek için elimden geleni yapsam da). Ona sürekli bunun bir film olduğunu, gerçek olmadığını anlatsam da bana sürekli Caillou'nun nerede yaşadığını sorup duruyordu. Şimdi artık demek ki gerçekmiş diye düşünmesine, televizyonda gördüğü çizgi karakterlerin aslında gerçek hayatta da var olabileceklerine inanmasına sebep olacağını  düşünüyorum.

İzlediğine pişman mıyım, değilim! Eğlendi, gösterinin yarısından fazlası zaten müzik eşliğinde Caillou denen yaratığın dans etmesiyle geçti.
Biraz daha büyük olsa bunu düşünmeyecektim elbette. Hem bir anne, hem de bir uzman olarak daha 3 bile olmamış çocuklar için uygun olduğunu düşünmüyorum.

Gidemeyenler, bilet bulamayanlar üzülmesin. Kaçırdığınız birşeyiniz olmadı. Üstüne paranız da cebinizde kaldı.
Umarım bu mesaj gerekli yerlere de ulaşır.

Not: 9 Ocak Pazar saat 19.30 Kanal B Anı Durdur programındayım.