21 Şubat 2009 Cumartesi

Cicilerim

Dün akşam ilham geldi yine. Oturdum hem Beyaz Show'u izledim hem, boyadım, kestim, diktim.
Elimde bulunan keçeleri Çınar'ın sade kıyafetlerini renklendirmek üzere kestim ama sadece 1 tanesini dikebildim. Pantolonuna minik bir araba, kendi ceketime gül rozeti yaptım.


Çınar'ın odasına sarı renkte aplik lamba bir türlü bulamamıştık. Ben de evde bulunan buzlu cam görüntüsündeki bir apliği cam boyasıyla sarıya boyadım. Lamba, abajur, perde ve nevresim setinin üzerinde bulunan arı şeklindeki aplikelerden ayrıca almıştım olur da bir yerlerde kullanırım diye.
İşte o gün bugünmüş. Orda burda sürünmekten kurtulup, kesildi ve boyanan lambanın üstüne yapıştırıldı.
Duvarına da taktı mı kafamdaki yapılacaklar listesinden birşey daha eksilmiş olacak.

Güle güle kullanasın Çınarişkom.


17 Şubat 2009 Salı

11 Aylık Oldum






Tam bir afacan oldu 11.ayın sonunda. Yaşımıza 1 kala arkadaşı Efe'nin annesinin tabiriyle "Duracell" modundayız. Pil hiç bitmiyor. Aksine sürekli kendini şarj edip, daha da enerji yüklü evi talan ediyor.
1 sn durmuyor yerinde. Kıpırdamaması için tek gereken eve bir yabancının, özellikle bir yetişkinin gelmesi.

Son 3-4 gündür kendini aştığını düşünüyorum. Özgürlüğün ne olduğunu tam anlamıyla keşfetti. İstediği gibi tutunuyor, kalkıyor, sıralıyor. Her yeri açıyor, karıştırıyor.

Belli özgürlük alanları var hiç kısıtlamadığım ama bununla birlikte sadece birkaç kez bakıp, keşfetmesine izin verip sonrasında dokunmasına izin vermediğim nice yerler var. Özellikle salondaki orta sehpanın üstündeki süsler. Milyon kere "hayır" dedim, o da milyon kere elini uzattı. Öğrenene kadar sınır koymaya devam diyorum.

15 gün önceki değerlendirmeme ek olarak beceri dağarcığımıza birkaç tane daha eklendi.

Sıralıyor. İlk başta tek yönlü olarak giderken şimdi iki tarafa birden sıralıyor. Tek elini bırakarak gitmeye çalışıyor şimdi.



Jargon dili geliştirdi. Kendince bir dili var. Belli şeylere, aynı kelimeleri kullanıyor. Özellikle ağzını açmadan bıgıı gibi birşey söylüyor. Ama buradaki önemli nokta ağzını açmadan söylemesi :) Bir de bidi bidi bidi gibi birşeyleri var sürekli söylediği.

Mama ve anneanneanneanne şeklinde anlamlı ifadelerimiz de var. Mamayı emmek için kullanıyor. Yemek yiyeceğini anladığı zaman ağzını şapırdatıyor.

Tam da ohh yemek sistemimiz düzene girdi derken şimdi de kahvaltıyı reddetmeye başladı. Karışım yaptım, başka kahvaltılar (özellikle Naile'nin verdiği tarif bizi 2 hafta kurtardı) denedim bir süre şapır şupur yiyip sonra istemiyor. Varsa yoksa peynir, su ve bebe bisküvisi. Şu aralar yeni tarifler peşindeyim.

Bir yaşa doğru yorgun be yorgunum. Sürekli Çınar'ın peşinde koşturuyorum.

Kahvaltı ardından uyut. O uyurken yemeğini pişir, ortalığı topla, tv de Ebru Şallı'yla pilates yap( Zayıflayacağım koydum kafama).

Uyanınca oyna, yemek yedir, banyo yaptır, emzir uyut. O arada akşam çorbasını hazırla, akşama kendimiz için yemek hazırla. Uyanınca meyve, yoğurt yedir. Oyna, oyna, kitap oku.

Akşam yemeğini yedir. Bu arada gelen babaya Çınar'ı devret. Onlar oynarken sofrayı hazırla.

Yemeğini ye ve hemen Çınar'ı uyut.

Ohhh! değilll.

Sofrayı topla, evi topla. Çınar yerlerde dolandığı için hergün yerleri sil.

Ohhhhh. Şimdi ohhh.

Bu arada yazdığım kitabın bilgisayara geçilmesi gereken müsvettelerini hazırlayıp Ya-Pa' ya yollamam lazım ama buna bir türlü vakit ayıramıyorum.

Bazen "işe başlasam mı?" diye düşünmeden edemeyip, ardından Çınar'dan ayrılamayacağımı hissedip vazgeçiyorum. Nereye kadar gidecek bakalım.

Özet: Yaşımıza doğru son gaz gidiyoruz.



Minik prenses Mira iyi ki doğmuşsun canımcım. İyi ki doğmuşsun da annenle tanışmışız.


Mira'nın doğumgününde "Dağılıııın leeeeyn, ben oynayacağım" pozu.

"Gap'ı gaptırmam" pozu.

14 Şubat 2009 Cumartesi

Aşkların en güzeli




Madem ki hayatta karşılık beklenmeyen tek sevgi annenin evladına olan sevgi ise,
Madem babanı sevdiğim için sen olduysan,
Madem sen benim yanımda hep mutluysan,
Madem bir bakışın tüm sıkıntılarımı unutturuyorsa,
Madem seni canımdan öteden de daha çok seviyorsam,
O zaman bugün bizim de günümüz minnoşum.
Sevgililer günümüz kutlu, mutluuuuu olsun.



10 Şubat 2009 Salı

Bir kedi gördüm sanki!


Evet evet bir kedi gördüm!!

3 Şubat 2009 Salı

10,5 ay doktor kontrolümiz/ Yatır-Kaldırcı Tracy Applam



Doktorumuz gelmeyin dese de dayanamadık gittik kontrole. Birsürü soru listelemişiz, onları sormak lazımdı. En çok da sürekli burnunu ve gözünü kaşıyor, acaba allerji mi diye merak ettik. Çok allerjik bünyeli bir babadan olunca insan endişeleniyor. Allerji belirtileri bu aylarda belli olmazmış böyle göz kaşımalı falan.

Son kontrolümüzün üzerinden tam 1 ay geçmiş ve bu süre içerisinde 700 gr alarak 9,540 gr olmuş. Boyumuzda yarım santim çekmiş :) Nasıl oldu bilemedik ama geçen ay yanlış ölçmüş herhalde hemşire ablamız. İyi kilo alarak geçen ayki açığımızı kaptamışız biraz.

Uykularımıza bir haller oldu bu ara. Aslında gece uykularımızda bir sorun yok . Sadece uykuya dalamıyoruz bir türlü.

Emerken uyuyor Çınarişkom ama bu ara çoğunlukla yatağa yatırınca hooop dönüveriyor. Bir sağa atıyor kendini, bir sola atıyor. Popoyu kaldırıyor, indiriyor. Sonra birden yatakta oturuveriyor. Tekrar kucağa al, pışpışla derken uyuyor; yatırınca aynı şey sil baştan. Bazen bu 1 saati buluyor.

Ben çileden çıkınca babası devreye giriyor. Bu sebepten bu aralar geceleri daha geç ve dolayısıyla daha az uyumaya başladı. Uykusuzluk üstüste geldikçe uzun gündüz uykuları bugün birden yokoldu. Gerçi bugün gezmeye gittik geldik, yorgunluktan uyuyamadı. Bir de üstüne 2 kez kustu. Tüm düzeni alt üst oldu.

Akşam yine emzirdim, yatırdım ve hemen fırıl fırıl fırıldamaya başlayınca ver elini yatır/kaldır dedim. Tracy Aplamın bir bildiği vardır diyip kolları sıvadım.

9-12 ay arası bebekler için yatır/kaldırda çok gerekmedikçe kucağa almıyorsun. Tamamen ayağa kalkıp ya da oturunca tekrar yatırıyorsun. Ağlarsa sakinleşmesi için kucağa alabilirsin ama çok kısa süre. Ağlamaya devam etse de etmese de güzel sözler söyleyerek yatağa koyuyorsun.



Başlangıç 19.45

Yatağa yatırır yatırmaz hooop hemen oturuverdi. Sırtından destekleyip yatırdım, tekrar kalktı. Kalkar kalkmaz hemen yatırdım, o yine kalktı. Bu yaklaşık 30 kez böyle tekrarladıktan sonra Çınar bu işi oyun sandı.

Şimdi Tracy Aplacım Kitap, Melek, Nazlı, Huysuz, Hareketli olarak bebekleri 5 gruba ayırmış. Ama ben buna bir de Muzur Bebekleri ekliyorum. Çınarcım da bu grupta.

Çınar uykusu gelip de uyumayınca ağlamaz. Güler, kıkırdar. Ya da yatağın içine oturup da kendi kendine konuşur. Kimse onu almazsa yarım saat takılır kendi kendine.

Bu yüzden ben onu yatırmak için eğilmeye kalkınca kıkırdayarak kendini yatağa atıveriyor, sonra kalkıyor. Kendi kendine yatır kaldır yapıyor yavrum benim. Ya da yatağın içinde bir o yana bir bu yana emekliyor.

Bir 30-40 kez daha ya tamamen ayağa kalktı ya oturdu, sonra yattı. Yatmazsa ben yatırdım. 100'den sonra sersemlemeye başladı. Oturunca sarhoş gibi yatağın içinde sallanmaya başladı. İyice yorulmuştu.

50 dk sonra ağlamaya başladı. Bu arada eğilmekten benim belim iyice tutuldu.

Ağlayınca yatır/kaldırı kucağa alıp hemen yatırma şeklinde yaptım. Öbür türlü sakinleşmedi çünkü.

Öyle kızgın bir şekilde ağladı ki içim parçalandı. O kadar üzüldüm ki neredeyse bırakacaktım. Yarım saat ağladı. Bu duruma dayanamayan babasının da 3 kere odaya dalıp kucağımdan Çınar'ı almaya çalışmasıyla Çınar'ın ağlaması iyice arttı.

En son dışarıdan "Ağlama oğluuuummm ben burdayım merak etme" diye bir bağırış duyunca benden fırçayı yiyen babası bana 5 dk süre verdi. Yoksa alıp, o uyutacakmış adam gibi!!!

Neyse ki Çınar 5 dk sonra daha fazla dayanamayıp ters yöne doğru kendini attı veeeee yorganın üzerinde uyuyakaldı.

İkidebir içeri girip yanlış birşeyler yapıyormuşum hissi veren baba ve yüreğimin daha fazla dayanamayacağını düşündüğüm ağlaması karşısında neredeyse pes edecektim ki 1 saat 10 dk'da uyudu.

Çok yoruldu bitanem. Önce oyun sandı ama sonra benim ciddiyetimi anlayıp da ısrarıma karşılık veremeyince daha fazla ağlayarak tepki gösterdi. Mümkün olduğu kadar tatlı tatlı konuşup, bunun kötü birşey olmadığını söyledim ama o bağırışta ne o anladı, ne ben söylediğime inandım.

Bitiş 20.55
Sonuç: Çınar yorgunluktan mı yoksa pes ettiği için mi bilinmez, uyudu. Ben belim iki büklüm, saçları dağıtmış, yorgun mu yorgunkafamda "ya beceremezsem o kadar ağlattığıma mı yoksa babasından yiyeceğim fırçalara mı yanayım" yazılı konuşma balonuyla geziniyorum.

Şimdi kafama takılan sorular şunlar. Çınar uyumak için emmiyor aslında. Emerken uyuyakalıyor. Emme saatlerini ile uyku saatleri örtüşük. Gün içinde onu uyutacağım zaman nasıl yapacağım bilmiyorum. Emmeyi erkene alamıyorum çünkü yemekten hemen sonra emip, uyuyor.
Bakalım.Yarın gösterecek neler olacağını.Yine de başlamak bitirmenin yarısıdır.

Bir de şu teselli var ki kafamda beni rahatlatır. Ferber yöntemi bile Doğal Ebeveynliği savunan doktorlarca tavsiye edildiğine göre bu kadar ağlamanın bir zararı olmaz.