26 Haziran 2008 Perşembe

İyi ki Geldin Oğlum!


Tatmadan yaşanmayacak bir duyguymuş meğer anne olmak. Doğumunun 1.dakikasında yüzünü yüzümde hissettiğimde hayatımı tümüyle kaplayacağını anlamıştım. Hamileyken de hissettim anneliği ama seni gördüğümde ve seni ilk emzirdiğimde anladım ki o hisler sadece bu duygu yükünün içinde ufacık bir nokta imiş. Daha hala inanamıyorum senin benim oğlum olduğuna ve senin annen olduğuma. Mavi nüfus cüzdanını ilk elime aldığımda anne kısmında adımı gördüğümde anladım ki bu gerçek. Evet ben senin annenim. Bir gün gelecek, sen bana bunu gözlerime bakarak söyleyeceksin.




O tarifi imkansız kokunu senden uzaktayken bile duyabiliyorum. O kadar alıştım ki o kokuna, o kadar seviyorum ki o kokuyu... Giysilerini yıkamadan önce onları koklamazsam birşeylerin eksikliğini hissediyorum.Anne olmadan bilemezdim uykunun bu kadar tatlı ama senin de ondan tatlı olduğunu. Yatakten gözlerimi zar zor açarak ve daha yeni yatmıştım diye düşünerek kalkıp beşiğine gittiğimde o tatlı yüzünü görüp, kucağıma aldığımda bütün uykusuzluğum gidiyor fındığım. Seni, bütün uykulara tercih ederim anneciğim.




Anne olmadan bir "pırt" a bu kadar sevineceğimi, hayatın güneş doğmadan da başlayabileceğini, hafif bir rüzgarın minik kulaklarına zarar verebileceğini asla bilemezdim. Ne kadar da çok şey öğrendim sayende. Büyüdüm ben de seninle. Ben daha çocuk hissederken kendimi, bir de baktım ki kucağımda bir çocuk. O an anladım ki ben büyümüşüm.




O kadar savunmasızsın ki, karnın açken yanaklarımda aranışın, emerken sütün boğazına kaçıp da öksürürken gözlerimin içine bakarak çırpınışın, banyo yaparken ki o endişeli bakışın, ani seslerden korkup dudaklarını büzüşün, içli içli ağlamaların, sancın geldiğindeki kıvranışların, kendini boşlukta hissettiğin anda gözlerini kocaman açıp kollarını iki yana doğru açışın, göğsümden yüzüne süt fışkırdığındaki endişeli, korkak bakışın, hıçkırırken sinirlenişin, uyanıp da seni kimse almadığında çaresizce ağlayışın... Bunları gördükçe hani diyorum ya sana " Ben yanındayım canım oğlum merak etme,", sonra tutuyorum ya ellerini, sen de parmağımı sıkı sıkı kavrıyorsun ya, işte o zaman seni hep koruyacağıma, hep ellerini sıkı sıkı tutacağıma, hep seni kollayıp, koruyacağıma söz veriyorum kendi kendime.




Sen bana verilmiş en güzel hediyesin fındığım. Baban hep derdi ki bana "Ellerimi hiç bırakma ama hiç", ben onun ellerini bırakmadım ve hediyem sendin. Şimdi ben sana diyorum canım oğlum "Ellerimi hiç bırakma ama HİÇ"




Seni canımdan çok seviyorum...


Gaz Mevzuu

Hep derlerdi ki hamileyken" dua et ki gazsız bir bebek olsun". "Aman, gazı olsa ne olur" derdim. altı üstü bir gaz diye düşünürdüm. Öyle değilmiş. Botaş'taki gaz kadar önemliymiş bizim gaz.Küçücük vücudun neresine sığıyor o kadar gaz hala anlayamadım. Bir yetişkin bile o kadar gaz çıkarıp hala sancı çekmez.



İlk gazımız olduğunda 1 haftalıktı. Ikınıp, kıpkırmızı oldu ve top gibi yusyuvarlak yaptı vücudunu. "Anneeee Çınar'a birşeyler oluyor" diye ağlayarak koştuğumu hatırlıyorum. Hiç onu böyle ağlarken görmemiştim1 haftadır. İlk doğduğunda bile ağlamamıştı böyle. Kucağıma aldım, sarıldım o ağladı ben ağladım. Serkan geldi işten ve hemen doktora götürmeye kalktı, izin vermedim. O an anladım ki bu o dedikleri -gaz-dı. Sonraki günlerde araştıra araştıra bunun o-gaz- olduğunu ve erkek çocuklarda daha çok olduğunu öğrendim. Ne alakaysa..

Bu arada ağzı olan konuyormuş bunu da öğrendim :))) Eve gelen herkesin, annemin, kayınvalidemin, annemin gün arkadaşlarının (haber yolluyorlar), arkadaşlarımın, doğum yapanların, yapmayanların, kapıcımızın, eşimin iş arkadaşlarının heeerkesin çocuk büyütme ve özellikle gazla ilgili bir fikri vardı. Hepsini uygulamaya kalksam nerden başlayacağını bilemezdim.



İlk 3 hafta Metsil kullandım. Sonra etkisi yok diye Nurse Harvey's e başladım ve gerçekten işe yaradı. O da bizi 3 hafta idare etti. Sonra Zinco'ya geçtik. Hiç inanmayarak başladığım ve günlerce internette araştırma yaptığım bu ilaçlar gerçekten iyi geldi. Günde 3 kez 8'er saatte bir 3 damla Zincoya devam ettim. Artık gazdan dolayı gündüzleri o kadar çok ağlamadı. Fakat sabah 4'ten sonra çok sancılanıyordu. Gaz çıkararak uyanıyordu ve gözleri kapalı ıkınıyordu. Ne uyuyor ne uyumuyordu.Ancak 3 ay olunca geçti bu.



Neler yaptık gaz için...


  • Metsil, Nurse Harvey's, Zinco kullandık.
  • Rezene çayı (arada sırada) içirdim ve kendim içtim.
  • Sıcaktan yanmama rağmen ayağımdan yün çorabımı hiç çıkarmadım.
  • İlk 15 gün hiç süt, yoğurt yemedim.
  • 15 günden sonra Laktaz süt içtim, normal yoğurt yedim.
  • İlk 3 ay kuru bakliyat yemedim. (3 aydan sonra anladım bulgur çok süt yapıyor.)
  • Euphia'nın gaz için masaj yağını alıp karnına ve ayaklarına masaj yaptım. Bebe yağıyla saat yönünde masaj yaptım.
  • Karnına ve ayaklarına sıcak su torbası koydum (İşe de yaradı. Daha rahat uyudu.)
  • Uyumadığı zamanlarda saç kurutma makinesi çalıştırdım. Biraz işe yaradı.
  • Sabaha kadar babası ve ben omuzumuzda ritmik hareketlerle yürüyerek ve sırtına ritmik şekilde vurarak evde dolaştırdık. İşe yaradı. Yatağına koyunca ağlıyordu.
  • Emzirdim. (Kısır döngüydü ama anı kurtarıyordum. Gazı gelince emziriyordum ve susuyordu. Emzirdiğim için yine gazı oluyordu ve yine baştan başlıyorduk)
  • Kolumu boynunun altından geçirerek kolum karnında, başı aşağı bakacak şekilde tutarak evde dolaştırdım. (Bayıldı buna. Hiç gıkı bile çıkmadı.)
  • Yüzüstü yatırarak sırtını okşadım. (Rahat gaz çıkarıyor.)
  • Bunun olağan birşey olduğunu, geçeceğini, beterin beteri olduğunu (gazlı ikiz bebekler) düşünerek rahatladım. İnsan ömründe böyle birşeyi kaç kere yaşar ki! 2 çocuğun olsa 3'er ay :))) Geçiiiiiip gidiyor zaten.